Hükümet olarak Irakta yapmış olduğumuz hatayı, Ortadoğu’nun diğer Devletlerinde tekrarlamamızın ne denli hata olduğu, şu anki durum göz önüne alındığı zaman ortaya çıkmaktadır. Bunları tekrar teferruata inerek anlatmaya gerek duymayacağım. Bizler Osmanlı İmparatorluğunun varisleriyiz. İstesek de istememekte bütün Alem bunu böyle biliyor. Türkiye’nin bir adım öne çıkmasını kendileri için tehlikeli gördüklerinden, adeta hissettirmeden istemedikleri gün yüzüne çıkmış bulunmaktadır.
En son uygulanan Suriye Politikası, rahat bir şekilde halledilebilirdi. Adeta batının kışkırtmasıyla, bir ay içerisinde Beşar Esat teslim olacaktı. Beşinci sene, Suriye’de taş üstünde taş bırakmadılar. Halen savaş kuralları, insanlık kuralları hiçe sayılarak, Deniz aşırı ve binlerce kilometre uzaktan gelen yamyamlar savaş kurallarını, insanlık kurallarını hiçe sayarak, soy kırıma devam etmekteler. Ne yazık ki bu müstevlilerin yanında yer alarak, bütün İslam devletlerinin kan ve göz yaşına boğulmasına yardımcı olduk, olmaya da devam ediyoruz. Batının bu yüzünü seneler önce Rahmetlik Prof.Dr. Necmettin ERBAKAN her yerde ve hatta meclis kürsüsünden kamuoyuna aktarmıştı. Eğer, rahmetlinin bu tavsiyesi yönünde hareket edilmiş olsaydı. Bu olumsuz durumu kardeşlerimiz yaşamayacaktı.
Bunun panzehir’i de İslam Birliği idi.(D-8.’ler idi), İKTİSADİ-TİCARİ-SOSYAL-EKONOMİ VE ASKERİ alanda iş birliği teşkilatı idi. Milli görüş gömleğini defalarca çıkarttık demelerine rağmen, sıkıştıkları zaman bizde Milli Görüşçüyüz diyenler, rahmetlinin bu emanetini ötelediler. AB aşkı ile değiştirdiler. Oraya girmek için ortaya koydukları uyum yasalarının ne olduğunu, İslam toplumuna yakışmayacağını sağduyu sahipleri herkes bilir. Buna rağmen o kapıda bekliyoruz ve beklemeye ‘de devam edeceğiz.
Bu toplum er veya geç gerçek kimliğine kavuşacak ve dünyaya Sulh ve Sükün sağlamasına yardımcı olacaktır.