Afşin'de, Şırnak İdil'de hain PKK'nın kalleş kurşunları ile şehit edilen Mustafa Can KALFE kardeşimizin Cenaze Merasimine katıldık.
Mustafa'nın kaderi de, son yedi ayda sayısı üç yüzü bulan diğer şehitlerimizin kaderi gibiydi.
Mustafa daha 22 yaşındaydı, hayatının baharında, babasının ilk oğlu, gözünün nuru, kim bilir belki de ilk gurbet tecrübesi idi.
Onca zorluk içerisinde askerlik vazifesini tamamlamışken, iaşe kaygısı ile uzman asker olarak göreve başlayalı daha üç ay olmuştu.
Öyle anlaşılıyor ki bu operasyon Mustafa'nın katıldığı ilk operasyonlardan biri idi ve teröristte ilk silah çekişi idi..
****
Milletvekillerinin en önde saf tuttuğu Cenaze töreninde bir vatandaşın, ailenin hüznü karşısında kendisini tutamayıp "Meclistekilere hakkımı helal etmiyorum" diye bağırdığına şahit olduk.
Bu vatandaşa, yüksek sesle "kardeşim burada siyaset yapılmaz diye itiraz eden kafa ile, Sırnak İDİL'e PKK canileri silah stoklarken Hükümet neden bunlara müdahale etmiyor diye itiraz edenlere; Hükümetin çözüm siyasetini sabote etmeyin! artık şehit cenazesi gelmiyor! daha fazla karıştırmayın kardeşim! diyen kafa ne yazık ki aynı kafaydı Aziz Milletimin hal-i pürmelali..
*****
Aklıma gelmişken, Teşbihte hata olmazmış;
Seyfi UZUNKÖK’ten iktibasla,
Padişahın yakını yemek hazırlatır, padişahın önüne koyar…
Padişah,
“bu patlıcan yemeğini kim yaptıysa çok güzel olmuş” der…
Yalakası atılır,
“padişahım, patlıcan çok faydalı, çok güzel bir nimet” der…
Başka bir gün yine patlıcan yemeği ikram edilir padişaha…
Padişah yedikten sonra yüzünü ekşitir,
“yemek çok kötü” der ve tabağı yan tarafa atar…
Bu kez adam,
“Evet padişahım bu patlıcan öyle bir zararlı, öyle bir kötü şeydir ki , sofraya konulması bile yanlış” der..
Bu esnada olayların şahidi olan kişi,
“Daha dün patlıcanı övüyordun, bugün kötülüyorsun” der…
Adam,
“ben patlıcanın değil, padişahın yalakasıyım” der…
*******
7 Haziran Seçimleri sonrasında yaşanan ve yüzlerce insanın ölümü ile sonuçlanan terör ve kaosla birlikte, mali piyasalardaki para bulma zorluklarına bağlı olarak iş dünyasında ve iş gücü piyasasında yaşanmaya başlayan ekonomik krizin, AK Parti tek başına iktidar olacak kadar oy almazsa artarak devam edeceği yönünde geliştirilen “örtülü tehdit” algısı ve bu süreç içerisinde başta MHP olmak üzere meclis içindeki muhalefet partilerinin, koalisyon hükümeti kurulması çağrılarına uzlaşmaz bir tavırla yaklaştıkları görüntüsü vermeleri, milletimiz kerhen de olsa AK Partiye oy vermeye mecbur bırakmış, böylece 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan Milletvekilliği Genel Seçimlerine göre bu partinin % 49,5 oy alarak bir kere daha tek başına iktidar olmasının yolunu açmıştı..
Son yedi ayda terör saldırıları yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı üç yüz kişiye ulaşmıştır. Bu durum terörle mücadelede son yirmi yılda gelinen en kötü durumdur. Mali piyasalarda yaşanan dalgalanmalar ve artarak devam eden talep daralması ekonomiyi bloke etmiştir. Tüm bu yaşananlar göstermiştir ki, ne hortlayan terör ne de önlenemeyen ekonomik kriz tek başına siyasi istikrarla ilgili bir durum değildir. Bir kere daha önümüze konularak bir seçim projesine daha dönüştürülme ihtimali bulunan “Çok daha güçlü bir destek vermezseniz terör hortlar, ekonomik kriz derinleşir” tezi artık geçerliliğini yitirmiştir.
Kontrollü ve kontrolsüz şekilde ülke sathına yayılmaya çalışılan, her türlü dış müdahaleye açık hale gelen ve nereye varacağı belli olmayan terör olaylarının önü kesilebilir mi? Devamına ilişkin kanaatlerimi dikkate alınacağına olan inançla ilerleyen zamanlarda izaha çalışacağım...
Maraş Pusula Haber - maraspusula.com / Haşim Yanar