Reis; "Ekonomik savaşı kazanacağız." dedi. Devlet Bahçeli de; "Bizim milletimize döviz kurşunu işlemez." dedi. Bütün dünya biliyor ki, şu anda ABD, İsrail ve bazı Avrupa ülkeleri ülkemize alenen savaş başlattılar. Başı ABD çekiyor. Hem de bu savaş, sadece ekonomik değil. Sİyaseten de, sıcak, soğuk ve ılık olarak da, büyük bir savaşın içerisindeyiz. Bağımsızlığa kavuşmak istemenin faturasının ağır olacağını zaten biliyorduk. Tırlar dolusu silahlarla teröristleri destekleyerek sınırlarımıza yerleştirenlerin planları, ordumuzun operasyonlarıyla hüsrana uğradı. İçerdeki maşaları olan FETÖ, PKK ve benzeri örgütlerin işgal girişimleri de başarısızlıkla sonuçlandı. Yine içerdeki papaz kılıklı casuslarının neler yaptıkları, ülkemizi bölmek için kimlere nasıl destek verdikleri ortaya çıktı.
Üstüste gelen başarısızlıklar, düşmanları çıldırttı. Onlar, teslim olan, sessiz kalan, boyun eğen, yalvaran, yakaran, müttefik hikayelerine inanan Türkiye'ye alışmışlardı. İstediklerini hükümet yapmak istemezse, el atından FETÖ nün bürokratlarına ve TSK nın içerisindeki fetöcü subaylarına çok rahat yaptırıyorlardı. Ülkemde biraz toparlanma görürlerse, anında darbe yaptırıyorlar, tekrar onlarca yıl geriye götürüyorlardı. Artık ordu, o ordu değil, her ne kadar içerisinde istenmedik renkler olsa da meclis, o meclis değil. Bürokratlar da o bürokratlar değil. Reis'in Devlet Bahçeli'yle ittifak kurması ve halkı yanına alması, haçlıların kudurmasına sebep oldu.
Özellikle Reis'in "on minute" ile İsrail'e fırça atması, arkasından sınırlarımızda ABD ye meydan okuması ve askeri müdahalesi, Rusya, Çin gibi ülkelerle temasa geçmesi, bazı islam ülkeleriyle birlikte hareket etmesi, Kudüs olayıyla ilgili, BM deki oylamada ABD yi mağlub etmesi, dolar dışında yeni bir ortak para arayışına girmesi gibi, dünyanın seyrettiği ve haçlıların gerçek yüzlerini ortaya koyan hadiseler, düşmanların açıkça ülkemize savaş açmalarına sebep oldu. Çünkü artık müttefik olduklarına hiç kimseyi inandıramıyorlar. Bu sebeple güç gösterisiyle, tehditlerle, devletimizi sindirmek ve tekrar eski günlere döndürmek istiyorlar.
Bazen sosyal medyada, "Bu iş kabadayılıkla olmaz, hani onların doları varsa senin de Allah'ın vardı." gibisinden ABD borazanlığı yapan, ihanet kokan cümleler görmek çok acı. Bu ülke, esaretten kurtulmak için ilk defa büyük bir fırsat yakaladı. Düşmanların içerdeki maşalarının çoğunu yok etti. Bu fırsatı iyi değerlendirmek zorunda. Geriye dönüşü olmayan bir yolculuk başladı. Bu saatten sonra geriye dönüş, intihar olur. Ya öleceğiz, ya olacağız.
Yüzyıllık anlaşmaların sonuna gelindi, 2023 yaklaşıyor, yeniden ülkemizi esaret altına almak ve bir yüzyıllık anlaşmanın daha boyunduruğuna sokmak için her türlü üstümüze gelmeye devam edecekler. Onca algı yönetimine rağmen genel seçimlerde istedikleri sonucu elde edemediler. Şimdi sırada yerel seçimler var. Halkın üzerinde psikolojik baskı kurmak ve "bu iktidar devam ederse ülke ekonomisi tepetaklak olur, dolar yükselmeye devam eder, ABD ile iyi geçinecek birilerine destek olmalı" algısını oluşturmaya çalışıyorlar. Tek dertleri Reis değil. Reis sebebiyle kaybettikleri itibarları, menfaatleri, pazarları, saltanatları, planları vs. Artık Türkiye; "Ben de varım, üreteceğim, denizlerde rezerv araştırmalarım olacak, başka piyasalara da bakacağım, milli silahlarım olacak, büyük havalimanlarım olacak, bağımsız bir ülkeyim, yargımız karar verecek." gibisinden ABD nin işine gelmeyen cümleleri peşpeşe sıralıyor.
Bu savaş, milletimize karşı açılan bir savaş. Millet olarak bizler de tarihi görevimizi yapmak ve devletimizin yanında olduğumuzu dünyaya haykırmak zorundayız. Haçlıların istemediği yönetimleri, görüşümüz farklı bile olsa, inadına desteklemek zorundayız. Konu vatan olduğunda, anında birlik olacağımızı, kanımızı, malımızı ve bütün varlığımızı fedaya hazır olduğumuzu dünyaya özellikle düşmanlara göstermeliyiz.
Rabbim, yâr ve yardımcımız olsun.