İslam dünyası iki büyük istila yaşadı.
Birincisi 13 ve 14. asırdaki Moğol istilası, diğeri de 20 yüzyıldaki Batı istilası. Her iki istila sonucunda da Müslümanlar mahvoldular. Moğollar avuçlarına aldıkları İslam dünyası üzerinde öyle korkunç bir tahakküm kurdular ki artık Müslümanlar için her şey bitmiş gibi görünüyordu. Seri katliamlara yaşanıyor, birkaç ay zarfında 200.000 Müslüman kılıçtan geçiriliyor, Bazı şehirler yıkılıyor yerine arpa ekiliyor, Bağdat alınıyor 500 yılda biriken tüm eserler yakılıyor yıkılıyor, halife bir çuvalın içine konup atların ayakları altında eziliyordu. Başsız kalan İslam dünyası parça pörçük olmuştu.
Müslümanlar sadece Moğol çizmelerinin altında ezilmiyordu. Ardı ardına gelen Haçlı seferleri, Bizans’ın Anadolu üzerindeki baskısı artarak devam ediyordu. Özellikle Moğollar İslam dünyasını rahat kontrol edebilmek için bu coğrafyayı olabildiğince milimetrik devletlere bölmüşler, sadece Anadolu’da 15 -20 tane beylik kurmuşlardı. İslam dünyasında toplam 40-50 devlet olmuştu ve başlarında halife yoktu. Bu tablo tırpan yemiş ve tüm başakları yere düşmüş bir buğday tarlasına benziyordu…
Derken…
İslam büyükleri, alimler, meşayihler bazen zahiren bazen de manen bir araya gelip olaya el koydular. İslam dünyasının kurtuluşu Anadolu’dan başlayacaktı. Horasan erenleri kalkıp Konya’ya geldiler. Muhiddin Arabi Endülüs’ten yola çıktı Konya’ya geldi. Medreseler ilmi inşa ederken tekkeler de irfanı inşa etmeye başladılar. Karatay medresesi ve Konevi medresesi geceyi gündüze katıp ilim üretti. Mevlana, Geyikli Baba, Kumral Hafız, Şeyh Edebali ise insanı terbiye ile meşgul oldular…
Bu arada gözden uzak, mütevazı bir tekke olan Şeyh Edebali külliyesi kurtuluş misyonunun mihveri oldu. Şeyh Edebali’nin adamaları Damadı Dursun Fakih, Oğlu Molla Mahmut, talabesi Cendereli Halil de Konya’ya gelip büyük bir aşk ve iştiyakla ilim ve irfan tahsiline başladılar. Buradan devsirdikleri ilmi Bilecik’e taşıdılar. Kaderin üstünde bir kader sessiz sedasız kozası örüyordu. Müslümanlar arasında bölünmüşlük, cehalet, fakirlik, bidat ve hurafeler alıp başını gitmişti.
Sonra sıra siyasete geldi.
Müslümanları birleştirecek bir irade, bir akıl bir deha lazımdı. Mümin feraseti bunu çabucak keşfetti Şeyh Edebali Osman Bey’i dergahına çağırdı. Osman Bey Anadolu’daki diğer beyliklerle kıyaslanamazdı. Uç beyliği idi. En küçüğü idi. Ama büyük görev ona verildi…
Büyük görev ona verildi. Hatta Şeyh Edebali kızı Rabia Bala hatunu Osman Bey ile evlendirdi. Ona bir yol haritası çizdi.
Dedi ki: Müslüman beylikler ile mümkün mertebe savaşma, Tüm gücünü Bizans üzerine topla ve Moğollara sakın bulaşma.
Dervişler devreye girdiler. Bir kısmı İslam dünyasına açıldı ve herkesin kulağına “Osman Bey” adını fısıldadı.
Diğer bir kısmı ise Rumeli yollarına düştü ve Osman Bey’in istikametinden adaletinden, sehavetinden örnekler anlattı. Fethedilecek toprakların muhtemel direnci dervişler tarafından kırıldı. Müslümanlar arasında bir hareket başladı. Gaziyan-ı Rum , Baciyan-ı Rum Abdalan-ı Rum, Horasan erenleri manevi bir işaret almışçasına Anadolu’ya ve Osman Bey istikametine doğru yola düştüler. Osman Bey hızla büyüdü. Topladığı gücü Bizans üzerine saldı. Beyliklerle savaşmadan onları halkasına kattı. Osman Bey döneminde toprağa düşen başaklar artık filiz vermeye başlamıştı.
Hızla büyüdüler.
Osmanlı oldular.
600 sene dünyaya hükmettiler.
Sonra izmihlal başladı. İslam dünyası yeni bir işgale uğradı. Bu işgal ve istila öncekinden çok daha tehlikeli idi.
Çünkü Moğollar kültürel yönden bizden geri oldukları için kısa zamanda bize benzediler, Müslüman oldular ve tehlike olmaktan uzaklaştılar. Yeni istila en tehlikeli şekliyle geldi. Hem topraklarımızı aldı, hem bizi parçaladı hem de kültürel üstünlük kurarak ruhumuza aşağılık kompleksi pompaladı. Yeniden toparlanıp birleşeceğimize ve güçleneceğimize dair ümitlerimiz yıkıldı. Moğollar adına Selçukluyu idare eden ajanlar vardı. Bunlardan en meşhuru Sadettin Köpekti.
İşte bu köpeklerden batı adına gönüllü ajanlık yapan milyonlar vardı ülkemizde. Bizi öyle dağıtmışlardı ki toparlanmamız imkansızdı.
Tayyip Erdoğan. 
Nasıl ki Osman Bey Moğollara ile uzlaşma içinde götürdüyse o da Batı ile uzlaşma içinde götürdü.
Dağılan Müslüman devletleri birleştirmek için uğraştı. Biz göremiyorsak da düşmanlarımız görüyor olmalı Neo Osmanlıyı.
Çünkü Suriye olayında Rusya, Çin ABD ve AB bize karşı birleştiler. Gelen Osmanlı’nın ayak sesleri idi.
Bilmem anlatabildim mi Erdoğan niçin Osman Bey’e benziyor?

 

Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.