Mesela bu durum;
Markasi’den bu yana böyle midir?
Ya da Gurgum’dan ve hatta Germenicia’dan beri midir?
Veya Osmanlı döneminde mi “biz, bizden olanı sevmemeye başladık?”
Belki de hiç biri değildir de, 12 Eylül 1980 darbesi travmasından da kaynaklanıyor olabilir!
Yerimiz olsa da cilt cilt kitaplar olacak kadar çok örnekler gösterebilsem ama güncel ve taze olan bir örneği yazmadan geçemeyeceğim.
SALON DIŞINA 45 DAKİKADA ÇIKABİLDİ!
ADI anons edildiğinde salon adeta yıkılıyordu…
Yer: İstanbul.
Mekân: Kamuya ait 1.000 kişilik bir nikah salonu.
Bu salonda davetlilerin yanı sıra:
İki bakan…
İki bakan yardımcısı…
İktidar partisinin üst yöneticileri…
Değişik illerden milletvekilleri…
Çok tanınan belediye başkanları
Popülaritesi yüksek 4 sanatçı…
İstanbul Valisi…
Emniyet Müdürleri…
Ve…
Ve bir de Kahramanmaraş milletvekili ve Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal…
Salonda herkesin birbiriyle sohbetinden bir uğultu var.
Protokol üyeleri salona girdikçe sunucu anons yapıyor, konuklar ayıp olmasın misali alkışlıyor.
Ancak…
Ancak salona Mahir Ünal’ın girişi anons edildiğinde o salon adeta alkıştan yıkılıyor.
Salona girişi böyle oldu, bunun bir de çıkışı vardı tabi.
Bakanlar, bakan yardımcıları, sanatçılar hiçbir izdiham olmadan salondan rahatça çıkış sağladılar ama bir tek Mahir Bey izdihamın içinde kaldı.
Salonun dış çıkış kapısına abartısız 45 dakikada gelebildi.
Kimisinin daha önce bir işi olmuş, teşekkür için…
Kimisi teşkilatta haksızlığa uğramış onu iletip çözüm derdinde…
Ama katıksız herkes bir selfie çekmek için veya derdini anlatmak için çaba içindeydi.
MAHİR BEY MARAŞ’TAN GİDECEK Mİ?
GÖREBİLDİĞİMİZ kadarıyla kendi aldığı notların yanı sıra dört danışmanı da büyük bir sabırla notlarını aldı.
Mahir Bey arabasına bindiğinde, “Çok şaşırdım buradakilerin hiç biri de senin seçim bölgenden değil. Sanatçılardan bile fazla ilgi gördünüz, adınız anons edildiğinde salon yıkıldı… Nedir bunun hikmeti?” dediğimde aldığım cevap şu oldu:
“Bak Yener ben Türkiye’nin bütün vilayetlerinde bu ilgiyi alakayı görüyorum bir tek Kahramanmaraş hariç…”
Yutkundum…
Diyecek tek kelime bulamadım…
Şimdi birinci soru şu:
Mahir Ünal konumu gereği istese gidip İzmir, İstanbul veya Ankara gibi bir metropolden seçilecek sıraya girer mi?
Cevap:
İstediği ilin kontenjanından girer ve hatta kendi illerinin milletvekili olsun diye küçük şehirler bile ister…
İkinci soru şu:
Ey Maraşlı yeminle doğruyu söyle sen Antepli, Kayserili, şuralı buralı hayranlığından vazgeçip kendinden olanı yani Maraşlı’yı sever misin?
DİPNOT: Bu sütunların yazarı olarak iddia ediyorum; Mahir Ünal yeni dönemde de hiçbir ile gitmeyecek bu memlekette siyaset yapmaya devam edecek.
NİYE YAZMIYORUM?
ASLINDA yıllardır benim yazı zamanım Kasım’da başlar, Mayıs’ta biter.
Yani görüntülü medyadaki sezon finali misali…
Mayıs’tan Kasım’a kadar çok olağanüstü yerel ve genel konular olmadıktan sonra yazmam.
Ama niyeyse bu durumum okur nezdinde ilk kez bu yıl dikkat çekmiş olsa gerek ki “Neden yazmıyorsun?” sorusuna çok fazla muhatap oldum…
YATACAK YERİ YOK
BİZDEN OLANI SEVMEYENLERİN
KAPALI kapılar ardında sürekli dedikodu üretip, bizden olana tu kaka yapanların…
YATACAK YERİ ÇOK
KENT ADINA ÜRETENLERİN
KENT adına sadece slogan atmayıp bunu fiiliyata geçiren Kervan Dondurmaları sahibi Sami Kervancıoğlu’nun…