Tabletlerin Kahramanmaraş Kalesi’nden ele geçirildiği söylenirken, tabletleri ilk defa bulan defineci ise bir cinayete kurban gitti.
Türkiye’de kendi alanında bir ilk olan “Yeni Asurca” dilinde yazılmış tablet araştırmaları, Türk Tarih Kurumu tarafından “Kahramanmaraş’ta Bulunmuş Yeni Asurca Tabletler” isimli kitap olarak yayımlandı.
Yapılan araştırmanın ve kitabın önemine değinen NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Lütfi Gürkan Gökçek, “Tabletler Kahramanmaraş’ta defineciler tarafından bulunuyor. Daha sonra Anadolu Medeniyetleri Müzesi bu eserleri satın alıyor. Tabletlerin hemen hepsinde damga ve silindir mühür baskıları var. Tamamı iktisadi konulu olan belgeler, Asurlu ve yerli kimselerin hukuki ve ekonomik ilişkileri hakkında ve ayrıca sosyal hayata dair önemli bilgiler içeriyor.
Yaptığımız incelemeler ve çevirilerde tabletlerin tarihi M.Ö 703-613 yıllarına ait, yani günümüzden yaklaşık 2700 yıl öncesine tarihlenmektedir. Akadca’nın bir lehçesi olan ve Yeni Asurca dilinde yazılmış olan bu belgeler, aynı zamanda bölgenin yazılı tarihine dair bu bölgede ele geçen en eski kayıtlardır. Daha ziyade bir satış sözleşmesi şeklinde görülen bu çivi yazılı tabletlerde köle satışı, mahkeme kayıtları, tahıl ve gümüş borcu, hayvan ticareti, bağ ve bahçe satışı gibi temalar işlenmiş. Diğer taraftan sözleşme şartlarına uyulmadığı takdirde uygulanan yaptırımların ağırlığı dikkat çekmektedir.
Sıklıkla tanrılara yemin etme ile de bağlanan sözleşmeler aynı zamanda dönemin toplumunun dini hayatı hakkında da yorumlar yapılmasına imkân vermektedir. Hülasa Asurlular ticari işlemlerini oldukça sağlama bağlamış görünüyorlar. Kaçak kazılar neticesinde ele geçen bu belgelerin bir özelliği de ilk defa sayısal miktarda bu kadar fazla bir arşivle karşılaşılıyor olmasıdır. Üstelik belgelerin Yeni Asurca olması da ayrı bir önem arz ediyor. Zira Anadolu’da bu lehçede ele geçen tablet sayısı fazla değil.
Tabletlerin Kahramanmaraş Kalesi’nden ele geçirildiği söylense de bu konuda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Tabletleri ilk defa bulan şahsın bir cinayete kurban gitmesi de, tabletlerin nasıl ve ne şekilde ele geçtiği hususunu karanlıkta bırakmaktadır” dedi.
Türkiye’de bu sahalarda çalışan bilim insanlarının çok sınırlı sayıda olduğunu da belirten Gökçek, söz konusu arşivin batı dünyasında da ilgili sahalarda büyük yankı uyandırdığını ve çalışmanın Türkiye’de de bir ilki oluşturması açısından önemli olduğuna vurgu yaparak, ileride yapılacak olan çalışmalara da ışık tutacağını ifade etti.
Diğer taraftan kitabın hazırlanmasının bir hayli uzun sürdüğüne dikkat çeken Gökçek, bunun asıl nedeninin Türkiye’de ‘Yeni Asurca’ ve ‘Aramice’ alanında ileri seviyede uzman bilim insanının olmamasından kaynaklandığı söyledi.