Kahramanmaraş

Kara kışa girerken Kahramanmaraş’ın kara örtüsü endişelendiriyor

Abone Ol

Uzmanlar, Türkiye’de hava kirliliğinden hayatını kaybedenlerin sayısının, trafik kazasında ölenlerden fazla olduğunu belirtiyor. Kirliliğin ayrıca Covid-19 enfeksiyonlarını ve ölüm oranlarını artırdığına dikkat çekiyor.

Pandemi süreciyle birlikte bireysel araç kullanımının artması, kış ayının gelmesiyle birlikte doğalgaz ve kömür tüketiminin artması ve sıcak hava dalgası değişimleri İstanbul'u hava kirliliğinde üst seviyelere taşıdı. Mecidiyeköy, Zincirlikuyu, Bağcılar ve Sultangazi'de hava kirliliğinin yükselmesinin ardından gözler Türkiye geneline çevrildi.

MUŞ’TA YILIN 306 GÜNÜ KİRLİ HAVA SOLUNDU

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” başlıklı çalışmasına göre, Türkiye'de sadece Bitlis ve Hakkâri'nin değerleri temiz çıktı. Hava kirliliğinin en yüksek oranda olduğu Muş’ta yılın 306 günü kirli hava solundu. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yaklaşık yılda 7 milyonun üzerinde kişi iç ve dış ortam hava kirliliğinden dolayı hayatını kaybediyor. Uzun soluklu hava kirliliğine maruz kalan insanlarda ise solunum başta olmak üzere, kanser, diyabet ve kalp damar sistemi hastalıkları çıkıyor.

TAM 6 KATI FAZLA

Yine aynı rapora göre, 2019 yılında hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü kılavuz değerine indirilseydi tüm ölümlerin yüzde 7,9'u (31.476 ölüm) ve 2018 yılındaki tüm ölümlerin yüzde 12,13'ü (45.398 ölüm) önlenebilirdi. TUİK verilerine göre, 2019 yılında trafik kazalarında 5 bin 473 kişi hayatını kaybederken, THHP’nin Kara Rapor: 2020 ismiyle hazırladığı raporda, 2019 yılında hava kirliliğinde kaynaklı ölüm sayısı 31 bin 476 olarak gösterildi. Bu rakam, neredeyse trafik kazasında ölenlerin 6 kat fazlasına işaret ediyor.

TÜRKİYE’NİN 2030 YILINA KADAR KÖMÜRDEN ÇIKMASI MÜMKÜN

Yine “Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030'' isimli rapora göre kirleticilerin iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını serbestçe salmasının önüne geçilip, kirletme bedelleri ödetilirse ve kamu kaynaklarıyla desteklenmeleri sonlandırılırsa en geç 2030 yılına kadar Türkiye'nin elektrik üretiminde kömürden çıkması doğal seyrinde gerçekleşecek.

Konu ile ilgili Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Buket Atlı, Uluslararası Hava Kirliliği Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik ve Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal) Kampanyacısı Duygu Kutluay ile konuştuk.

IĞDIR, KAHRAMANMARAŞ, MANİSA, AĞRI VE DÜZCE'DE KRONİKLEŞTİ

Atlı, “Yaptığımız çalışmalar Türkiye’de 2017-2019 yılları arasında Türkiye’de hava kirliliğinden ölen kişi sayısının trafik kazalarından hayatını kaybedenlerin en az 6 katı kadar olduğunu gösteriyor. Bu listede, kirli havayı soluyan kişi sayısı fazla olduğu için İstanbul en başta geliyor. 2020 yılında en yüksek PM10 yıllık ortalaması ölçülen Muş ilinde yaşayanlar, yılın neredeyse tamamında (306 gün) kirli hava solumuştur. 5 yıldır Iğdır, Kahramanmaraş, Manisa, Ağrı ve Düzce'de hava kirliliği kronikleşmiştir. Bu illerde Acil Temiz Hava Eylem Planları açıklanarak, uygulamalarda elde edilen sonuçlar düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır” sözlerini kullandı.

HAVA KİRLİLİĞİ COVID'İ DE ETKİLİYOR

“Ayrıca, 2020 yılında Türkiye'deki illerin yarısından fazlasında (42 il) kanserojen olan ince partikül madde (PM2.5) seviyesi yeterli düzeyde ölçülmemiştir” diyen Atlı, “Araştırmalar özellikle PM2.5 ve azot dioksite (NO2) ve ayrıca daha az ölçüde de olsa PM10 kirliliğine hem kısa hem de uzun süreli maruz kalmanın; daha yüksek Covid-19 enfeksiyon ve ölüm oranlarına neden olmaktadır. Özellikle evsel ısınmada kullanılan kömür nedeniyle de kirliliğin artacağı kış aylarında girdiğimiz şu günlerde, acilen hava kirliliği ile mücadele stratejisi açıklanmasını talep ediyoruz” diye konuştu.

DOĞALGAZ OLDUĞU HALDE EKONOMİK SEBEPLERLE KÖMÜR YAKANLAR VAR

Uluslararası Hava Kirliliği Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik, “Türkiye'deki bazı bölgelerin Çevre Bakanlığı sitesine girince hava kalitesi ölçüm raporları karşımıza çıkıyor. Ancak bu ölçümler tek başına yeterli değil, bölge profillerini ve ekonomik durumları da incelemek gerekir. Hala doğalgaz olduğu halde ekonomik sebeplerle kömür kullanan çok sayıda hane var” dedi.