(Osmanlı Cihan Devleti'nin Para Gücü Günümüz İktisadına Ne Söylemektedir)
(Okuyun Anlamaya Çalışın ve Lütfen Paylaşın)
Kıymetli dostlar, Osmanlı Devleti'ni para basmayı, parayı üretmeyi ve çekip çevirmeyi bilmemekle suçluyorlar. Daha da ileri gidip Osmanlı'nın ekonomisi yoktu, zaten iflas etmişti diyorlar. Bu tür söylemlerin bir tek amacı vardır o da küresel para baronlarının ve onlara uşaklık edenlerin şanlı Türk Milleti'nin gerçek tarihi ile yüzleşmesini önlemek dolayısıyla da bozuk düzen iktisadi sisteme, parasızlığa, boş cepler ile dolaşmaya, işsizliğe razı gelin, içinde bulunduğunuz durumu kabullenin zira siz geçmişte de çulsuzdunuz şimdi de çulsuzsunuz, pek bir fark yok diyorlar. İktisadı düzeltmenin tek yolu var o da dünyada yürürlükte olan ve Kabala'ya Talmud'a dayanan tapınakçıların yazdığı küresel iktisat sisteminden vaz geçmektir. Pansuman tedbirler ile bir yere varılamaz ya da sadece fakirlere, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye çalışmak ile hiç bir şey düzeltilemez. Sorunu kökünden çözmek, fakirliği oluşturan unsurları yok etmek zorundayız. Bunu yapabilecek ilim, irfan, hikmet geçmişimizde bulunmaktadır. Gerçek ve şanlı tarihimiz ile yüzleştiğimizde umuyorum ki sizlere arz etmeye çalıştığım hakikat ortaya çıkacaktır. Sevgili dostlar tam da bu noktada sizlere Osmanlı maliyesiyle ilgili arz etmek istediğim gerçekler bulunmaktadır. Lütfen iyi okuyun iyi okuyunda fakirliğin kaderimiz olmadığını anlayın. Dostlar para koleksiyoncularının elli yılı aşkın süredir var mı yok mu diye aralarında tartıştığı ve nihayet sonuca ulaşan bilgiye göre 1876 tarihli, “resimli filigran” kullanılan Osmanlı Kaimesi (para), Almanya’da yaşayan bir koleksiyoncunun değer tespiti için gönderdiği paraların arasından çıktı (Kaimeye yani paraya değer biçilemiyor. Anlayacağınız Osmanlı kağıt parası çok kıymetli, neden mi? Çünkü o bir Cihan Devleti'nin parasıydı). 1876 tarihli kaimeyi ışığa tutarak inceleyen koleksiyoncu, filigran olarak resim kullanıldığını gördüğünü belirterek, şunları söylemiştir: "Dünyadaki tüm nümismatlar çok değerli olduğu için Osmanlı paralarının peşindedirler. Bu parayı ışığa tuttuğunuzda ise filigran olarak hilal şeklindeki ay içinde burnu ve kaşları II. Abdülhamid’e benzeyen bir resmin kullanıldığı görülüyor.” Sevgili dostlar, bahsi geçen para Osmanlı Bankası’nda basılmıştır ve üzerinde dönemin Maliye Nazırı Abdullah Galip Bey’in de mührü bulunmaktır. Şu anda dünyada Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait, halen varlığı bilinen 12 bin adet kağıt para vardır (Sikkeler, altın, gümüş paralar bu sayıya dahil değildir. Hani Osmanlı'nın parası kalmamıştı ve ekonomisi çökmüştü?). Sevgili dostlar, araştırmacılar Osmanlı kağıt paralarının arasından en değerlilerinin de Sultan Abdülmecid devrinde yani 1840 yılında tedavüle sunulan Osmanlı’nın ilk kağıt parası ve Sultan II. Abdülhamid devri paraları olduğunu söylüyorlar. Padişah Abdülmecid Hazretlerinin boynundaki mühür kullanılarak hazırlanan ve tedavülde kalan kaimelerin ilk örneğini 30 yıl önce ABD’li araştırmacı nümismat Kenneth McKenzie ortaya çıkarmıştı. “Usul-ü Cedide Üzere Tashihi Ayar” kararnamesiyle kabul edilen “1844 Yılı Para Reformu’nun amacı Osmanlı parasını, İngiliz parasına karşı kurun sabit tutulması suretiyle, istikrara kavuşturmak ve tüm ülkede tek bir para birimi kullanımını geçerli kılmaktı. Sultan Abdülmecid'in bu para hamlesi ülke iktisadını refaha taşımıştı. Ayrıca çift-metal sistemi diyebileceğimiz altına dayalı “MECİDİYE LİRASI” ve gümüşe dayalı “MECİDİYE KURUŞU” para birimlerinden oluşan 1 Altın Lira= 100 Gümüş Kuruş eşitliğinde sayılıyordu. Sevgili dostlar, 1844’den sonra, 6,6 gram saf altın içeren “altın lira” ya da “altın mecidiye” halinde olan altın en önemli alımlar için ya da geleneksel Osmanlı yatırım aracı olarak kullanılmıştır, “Gümüş kuruş” ve en çok baskısı yapılan ve adına mecidiye denilen gümüş 20 kuruş ise daha çok günlük gereksinimlerde kullanılmıştır. Birinci Dünya Savaşı'da dahil olmak üzere 1 İngiliz Lirası= 1,1 Osmanlı Lirası paritesi değişmemiştir yani Osmanlı Devleti'nin parası dünya devletleri nezdinde de değerini korumuştur. Bu reformların getirdiği Osmanlı yeni metal “mecidiye kuruş” yüksek kalite gümüş kullanılarak İngiltere’den satın alınan kıymetli makinelerde seri halde piyasada ki mal ve hizmetin karşılığı olarak basılmıştır. Osmanlı Devleti'de geniş birimlerde gümüş sikke, özellikle de “20 kuruş mecidiye” darp etmeyi (basmayı) durdurdu; ancak 1922 yılına kadar mevcut gümüş sikkeler ile ödeme kabul edilmeye devam edildi çünkü piyasa da ki mal ve hizmetin karşılığında yeteri kadar para basılmıştı. 1922 yılına kadar, Osmanlı Devleti’nin piyasaya sürdüğü altın ve gümüş sikkeler 1844’te belirlenen standartlara sadık kalmıştır. Bu belirlenen ilkeye devletin sonuna kadar uyulmuş olması Osmanlı Devleti'nin iktisadi başarısını ve efsane parasının gücünü göstermesi bakımından çok önemlidir vesselam.