(Medeniyet ve İnsanlık Krizi Çıkaran Bir Dergi: The Economist& Okumayan Çok Şey Kaybeder)
Kıymetli dostlar, kaosun mimarları 1843 yılında uluslararası ekonomiyi yönlendirmek için bir dergi kurmaya karar verdiler. Bu öyle bir dergi olacaktı ki İblis'in sistemine hizmet edecek ve küresel sermayeyi işleten Yahudi baronlar ile Sion Tarikatı'nın çıkarlarının oluşmasında rol oynayacaktı. Böylece de açık kader ya da belirlenmiş kader teorisinin (İngilizce Manifest Destiny) dünyaya hakim olmasının fikri, alt yapısı temellendirilecekti. Küresel baronlar kendi aralarında ki istişareler neticesinde sonunda dergi kurma işini Yahudi baron Mayer Amschel Rothschild'e verdiler. O da dergiyi yayın hayatına başlatması için James Wilson'ı görevlendirdi. James Wilson ise İskoç kökenli Tapınak Şövalyesi olan bir iş adamıydı ancak iş hayatı yanında aynı zamanda Avam Kamarası’nda yer almış ve sonrasında hazine bakanlığı da dahil olmak üzere çeşitli bakanlıklar da yapmış bir ekonomist ve politikacıydı. James Wilson görevi aldı ve hemen çalışmalara başladı. Öncelikle o günün şartlarında yani 1843'te dünyada ki önemli görevlerde bulunan biraderlerinden (özellikle bankalar, kütüphaneler, mahkemeler, elçiliklerde, liman ve esnaf teşkilatlarında ki biraderlerinden yardım istemişti) kendisine kıymetli bilgileri her daim göndermelerini ve sürekli bilgi akışı sağlamalarını istedi. Arkasından da dergiye gizem ve sembolojide yön çizmek, sırlı mesajları muhattaplarına iletmek için konunun uzmanlarına simya, kabala, astroloji, okültizm, efsane ve mitoloji ilimleriyle alakalı bilgiler toplattırdı. The Economist Dergisi 1843 yılından beri yayın hayatına hiç kesinti yapmadan devam etti ve hâlâ da ülkelerin ekonomilerine yön vermek için çalışmalarına devam etmektedir. (Dostlar Türkiye'nin çıkarlarını gözetmek, makam sahiplerine çeşitli mevzularla alakalı raporlar arz etmek, Âlem-i İslam'ı yönlendirmek, hedef ve ufuk çizmek için batı medeniyetini temsil eden The Economist'in karşısında durabilecek bir dergi çıkartmak ve böyle bir dergiyle de sömürge nizamıyla savaşmak zorundayız). Dostlar The Economist'i yazı mevzusu yapma sebebime gelecek olursam eğer derginin 2019 kapağında (2015-16-17-18 yıllarına ait dergilerin kapakları da çok önemlidir ve sıradışı semboller barındırmaktadır) birbirinden farklı çok sayıda gizemli sembol yer aldığını sizlere arz etmek isterim. İlginç, gizemli, derin, şaşırtıcı kapak tasarımıyla 2019’a hazırlanan dergi, kapak görselinde ABD Başkanı Trump, Rus lider Putin, Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Mahatma Gandi, fil, terazi, hilal, leylek, mahşerin dört atlısı, panda, üzerinde haç işareti bulunan köpek, Angelina Jolie, pinokyo, oy sandığı, otomobil, tenis topu ve karekod, barkod, Vitruvius Adamı gibi çok sayıda simge ve sembole yer verdi. Derginin kapağında Da Vinci'nin Vitruvius adamının olması şeytanilerin Transhümanizm (Transhümanizm, insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir entelektüel ve kültürel harekettir. T. Enstitüsü ve Anti Hipokrat Locası da işin içindedir. Aslında hedeflenen salgın hastalıklar ve savaşlar ile nüfusu beş yüz milyona indirilmiş bir dünyadır ve bu beş yüz milyonluk nüfusun da İblis'in sistemine hizmet edecek zihin olarak köle, bedensel olarak makine gibi ya da robot gibi diyelim yeni Ademler olması istenmektedir. Da Vinci'nin Tapınakçı olduğunu da sizlere hatırlatmak isterim. Bu manada Vitruvius Adamı vicdansız, merhametsiz kişilerin sembolüdür ve aile, evlilik, dostluk gibi kavramlara önem vermeyen insanlara gönderme yapmaktadır.) ile "Yeni Ademi" tasarlamak istediklerini bizlere anlatmaktadır. Yani anlayacağınız dostlar Da Vinci, boşu boşuna veya laf olsun, güzel bir görsel ile kapak süslü dursun diye konulmamıştır. 2019 yılı küresel güçler tarafından tüm dünyanın yeniden kurgulanmaya başlandığı yıl olacaktır ve 1 Ocak (2019) itibariyle de sisteme reset atılmıştır.
Bilim, sanat, siyaset, ticaret, sanayi, eğitim, sağlık, teknoloji, tarım, para her şey siber devrimle, Transhümanizmle, yapay zeka ile okültizm, astroloji ve simyayla yeniden tanımlanacak ve kodlanacak. Deyim yerindeyse bilgi bombardımanına tabi tutulacağız. Lakin bu bilgi bombardımanı kafaları karıştırmak içindir, hayrımıza değil şerrimize olacaktır zira şeytaniler insanları agnostik, deist, ateist hale getirmek istemektedirler. Yeni dünya düzeninin karanlık prensleri hedeflerine ulaşmak, önlerindeki engelleri kaldırmak için dünyayı cehenneme çevirebilirler. Hiçbir şey ama hiçbir şey ihtimal dışı değildir. Hazır mısınız? The Economist’in ezoterik, sırlı, saldırgan, politik duruşunun sebebini sahiplerinde aramak gerekiyor. Demek istiyorum ki dergi 13'ler meclisine hizmet ediyor. Illuminati adı verilen şeytani gizli örgütün kendisi olan Rotschild ailesinin The Economist dergisine sahip olan bir kaç aileden birisi olduğu açık ve net bir şekilde biliniyor. Bunun yanında derginin diğer sahipleri ise Cadbury, Schroder ve Agnelli aileleri. Muhakkak çok daha detaylı aranırsa dergi de tüm bu aileler için kurulmuş ve detaylandırılmış vazifeler ağı görülecektir. The Economist ilk sayısından itibaren küresel aileler ve ailelere hizmet eden gruplar tarafından desteklendi ve derginin duruşu bugünle paralel olarak serbest ticaretin (kapitalizm ve ülke ekonomilerinin ailelerin çıkarlarına uygun olarak yönlendirilmesi) desteklenmesiydi. O günden bugüne geldiğimizde The Economist Dergisi, serbest ticaret ve liberal politikalara olan desteğini sonuna kadar tüm gücüyle devam ettirmekte, bunun yanına küreselleşme, serbest dolaşım ve içeriğinde uyuşturucuların serbest bırakılması ile eşcinsel evliliğin yasallaşması gibi kavramların olduğu kültürel liberalizmi de
desteklemektedir ve hatta özendirilmektedir. Kuruluşundan beri değişmeyen ve her sayının içindekiler bölümünde yazan misyon ve hedef tanımları ise şu şekildedir: “First published in September 1843 to take part in ‘a severe contest between intelligence, which presses forward, and an unworthy, timid ignorance obstructing our progress.’”
“İlk defa 1843 yılının Eylül ayında ‘ileriye doğru götüren zeka/akıl ile ilerlemeyi engelleyen değersiz, çekingen cehalet arasındaki ciddi mücadelede’ yerini almak için yayınlanmıştır.”
Sevgili dostlar, bazı çevreler ısrarla The Economist Dergisi'nin ekonomi içerikli bir dergi olduğunu, ülkelere ve insanlığa kurulan komplolar ile uzaktan yakından ilgilerinin olmadığını anlatmaktadırlar. Oysa derginin CEO’ları, her zaman dünya siyasetini yönlendiren ve insanlık için hayırlı kararlar almamaları ile bilinen Bilderberg toplantılarının ana davetlilerindendirler.
Özellikle misyon açıklamasında akıl konusuna vurgu yapan bir derginin (eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilen Alman filozofu Kant'ın, Almanya'daki ilim müzesinde bulunan doktora diplomasının üzerindeki besmelenin herkesi şaşırttığını belirtmek isterim. Felsefe tarihçileri de buradan yola çıkarak, Kant'ın İslam'dan etkinlendiğini belirtiyorlar. Tamda bu noktada belirtmek isterim ki The Economist Dergisi'nin sahiplerinin akıl akıl diye bahsettiği şey İblis'in aklıdır, materyalist akıldır yoksa 1804 yılında vefat eden Avrupa'nın en büyük filozoflarından Immanuel Kant'ın doktora diplomasının üstüne kendi el yazısıyla yazdığı besmelede ki rahmani akıl değildir. Üzerinde besmele bulunan diploma, Alman ilim müzesinde bulunuyor. Kant'ın hayat hikayesini yazanlar, onun İslam alimlerinden İmam-ı Gazâli, İbni Rüşd, İbni Sina ve Muhyiddin-i Arabi'nin tesirinde kaldığını ifade ediyorlar. Uzmanlar, Kant'ın kütüphanesinde Müslüman alimlerin bir çok eserinin de bulunduğunun altını çiziyorlar. Yani demem o ki dostlar Batı Medeniyeti bugünkü güç ve kudretini
Türk İslam Medeniyeti'nin akıl, hikmet ve irfanından almıştır. Biz yani Âlem-i İslam ise ne zaman bu irfandan, bu rahmani akıldan yüz çevirdik işte o zaman yaya kaldık. Yazının başlarında da belirttiğim gibi The Economist benzeri bir dergide bizler, Türk İslam Medeniyeti'nin evlatları olarak kurmalıyız. Kaynağımızda en başta besmele sonra Fatiha sonra da Kur'an olmalıdır ve ayrıca İmam-ı Gazâli, İbni Sina, Muhyiddin-i Arabi gibi ehl-i ilim ve ehl-i irfanın eserleri de rehberimiz olmalıdır ki o özlenen ve beklenen "saf aklı" yeniden oluşturabilelim), bugüne kadar bir nevi grafik, kolaj hükmünde olan The World In konulu sayılarının, 2017 yılı için hazırlanan versiyonunda ve sonra ki dergilerde metafizik akılla hareket ettikleri görülmektedir. Mesala tarot temasını kullanmaları size ilginç bir seçim gibi gözükebilir ama bu seçimi onlar kendi kültür kodları ile yapıyorlar. Öncelikle neden tarot temasının seçildiğini anlamak gerekiyor. Tarot kart destesi 78 karttan oluşmakta. Bu kartlar Arkana Majör ve Arkana Minör olmak üzere iki grupta toplanıyor. Arkana Minör kartları, asalar, kupalar, paralar ve kılıçlar olmak üzere 4 gruba daha ayrılıyor. Ancak Arkana Majör kartlarının böyle bir alt grubu yok. Daha da ilginci bu kartların diğer bir ismi daha var, Trump kartları. Trump kelime anlamı olarak koz olarak Türkçe’ye çevrilebilir. Ancak tarot çevresinde Türkçe’de koz yerine sır kartları olarak adlandırılıyorlar. The Economist Dergisi'nin kapağındaki 8 kart da bu Trump kartları arasından seçilmiş kartlar ve kapakta yine aynı şekilde “Planet Trump” tabiri kullanılarak hem Donald Trump’a hem de bu bağlamda seçilen kartlara atıf yapılmış gibi gözüküyor. Bunun amacını ise Trump'a yüklenen misyonda aramak yerinde olacaktır diye düşünmekteyim. Zira onun misyonu şayet başarabilirse III. Dünya Savaşı'nı başlatıp hızla Armagedon'a gitmektir. Seçildiği günden bugüne ABD başkanı sadece ve sadece bu misyon için çalışıyor. Sevgili dostlar, The Economist internet sayfasından da birçok takipçisi bulunmaktadır. 1843–2006 yılları arasındaki arşivleri saklanmaktadır. Magazinsel konular hakkında sosyoloji, psikoloji, iktisat, ticaret mevzularına da içeriğinde yer vermektedir. Derginin işaretlerinde ve kapağında birçok sembol ve şifreleme olduğu da bilinmektedir, hala da incelenmektedir. Bunlara basit örnek verecek olursak, kapağın sağ alt tarafında bulunan 2 ok saplanmış işaret ABD'nin San Diego şehrinde 11,3 ve 11,5 şiddetindeki 2 depremin olduğu yani buna işaret edildiği söylenmektedir. Dostlar The Economist'in kapağında ellerini kaldıran adam resminin şifresi bendenize göre derginin en önemli mesajıdır çünkü ellerini kaldıran adamın gözlerinde sanal gerçeklik gözlüğü bulunuyor. Sanal gerçeklik bize sahte tanrılar meclisinin, ki kendilerini öyle görüyorlar, kurduğu matrixi ve matrixte yaşadığımıza ve hatta simülasyon olan evrene müdahale ettiklerinin çok güçlü bir şekilde mesajını vermektedir. Diğer iki elinde cep telefonu ve kenevirin bulunması sanal ortamın zevklerinin daha fazla artacağının ve hatta kafalarımızın daha çok karıştırılacağının mesajını veriyor. Diğer elinde bulunan topun da şeytanla bağlantı kurduğunun işareti olduğu söylenmektedir. Üçüncü elde bulunan terazinin de bu dünyada adalet ve düzen bizim istediğimiz gibi olur mesajını taşıyor şeklinde yorumlanıyor. Burada önemli bir hususu zikretmekte yarar var, o da şudur: İlluminatinin üstünde pek kimselerin bilmediği ve tüm sistemi kontrol eden bir yapı daha vardır ki ona Sun Cemiyeti Locası ya da Sun Tapınağı adı verilmektedir, Türkçesiyle Güneş Tarikatı. Güneş Tarikatı'nda ise terazi çok önemli bir yer tutmaktadır zira Sun Tarikatı'nın idarecilerinin
Güneş'ten sonra taptığı Tanrı Anubis ölümün ve yaşamın, yargılamanın ve adaletin tanrısıdır, sembolü ise terazidir. Sevgili dostlar, yazımı nihayete erdirirken derginin kapağında çok önemli gördüğüm bir hususun daha altını çizmek istiyorum. Kapağın tepesinde Da Vinci’nin uçan makinesinden aya doğru bir ok işaret var. Bu, 2019’da aya seyahat etmeyi amaçlayan birçok özel şirkete dikkat çeken bir işarettir zira hem Çin hemde İsrail'in uzay programları tamda bu dönemde hız kazanmıştır. Ayrıca iki devletin de uzay programlarında ay seyahati ve araştırmaları bulunmaktadır. “Bilinmeyen Yerlerin Yeni Ufku (sizden çok şeyler, galaksiler ve coğrafi bölgeler saklıyoruz diye okunmalıdır cümle. Bir de örnek verelim, Antarktika. İblis'in sistemine hizmet edenler gizli kapaklı bir çok faaliyet içindeler) kelimesi altında başka bir “uçan makine” var. Bu da, NASA’nın İsrail ile birlikte Yeni Ufuklar ismini verdiği, galakside yeni keşifler yapmayı ön gördüğü, yeni geliştirdiği ayın sesini çeken, frekanslarını ölçen, enerjisini absorbe eden bir uzay aracıdır. Ayın altında ise bir volkan var. Volkan aktif mi değil mi bir işaret yok. Volkandan yola çıkarak tektonik hareketler konusunda bir büyük doğa olayı planladıkları ya da zaten felaketler getiren doğa olaylarını bizler HAARP ile planlıyoruz demek istediklerini anlayabiliriz. Sevgili dostlar bu manada Türk İslam Medeniyeti'nin evlatları olan bizlere uyanık olmak, bilim ve teknolojinin ve yüce dinimiz İslam'ın, Kur'an'ın peşinden ayrılmamak, izinden gitmek düşmektedir vesselam.