Müminler, birbirlerine karşı, açılmaya hazır bir Gül gibi,
Küfredenlere karşı da, patlamaya hazır bir dinamit gibi olmalıdırlar...
Müminlere karşı merhametli, küfredenlere karşı şiddetli ve izzetli olmak gerekir...
Ama ne yazık ki günümüzde fetö gibi düşünenler yada fetönün zihin kodlarını taşıyan küçük beyinli kimsecikler, tam tersini uygulamaktadırlar...
Kâfirlere şirin gözükmek uğruna her kılığa bürünenler, her nedense Müslümanlara karşı selamsız ve sabahsızlar...
Küfürde şiddetli olanlara karşı merhametli ve diyalog içerisinde davranıyorlar...
İzzeti ve şerefi Allah’ın yanında aramak varken, küfürleriyle insanlığı mahvedenlere dalkavukluk yapıyorlar ve izzeti onların yanında arıyorlar...
Yahudi ve Hristiyanlara benzeme yarışına giriyorlar...
Oysa ki, Kuranı azimüşşan; onlara uymayı ve benzemeyi yasaklamıştır...
Sevgili peygamberimiz (as)’da;
“Kim, kime benzemeye çalışırsa, onlardan olur.” Buyurarak, taklitçiliğin feci sonucunu bize açıklamaktadır...
Bir Müslüman çok değerlidir...
Bir Müslüman dünyaya bedeldir...
Birbirimizi sevmek imandandır...
Birbirimizi çok sevmeliyiz, eksiğimizle, hatalarımızla birbirimizi sevmeye devam etmeliyiz...
Tabiki birbirimizi uyarmaya ve nasihatlerimize devam edeceğiz...
Ama inanın ki İslam’a saldıran düşmanların, birlik ve beraberlik içerisinde ki saldırılarını görünce, bir Müslümanı sevmenin kadri kıymetini daha iyi anlıyorsunuz...
İnanın, İslam düşmanları, bizleri bir kaşık suda boğmanın hesabını yapıyorlar...
An be an fırsat kolluyorlar...
Düşmanı hissedemeyenler, birbirleriyle didişirler ve birbirlerine kin ve haset ederler...
Ama düşmanın varlığını her an hissedenler; birbirlerine sımsıkı sarılırlar...
Hem de birbirlerine kaynatılmış kurşunlar gibi, birbirlerine kenetlenmiş, birbirini destekleyen tuğlalar gibi olurlar...
Öyleyse sonuca gelelim; lütfen bir İslam düşmanının gönlünü kazanacağız diye bir müminin gönlünü kırmayalım...
İslam düşmanlarıyla aramızı iyi tutalım düşüncesiyle, müminlerle selam ve sabahı kesmeyelim...
Yaratan Allah’ımızın zoruna gider bu durum...
Rabbimizi kızdırmayalım...
Müslim horasaninin emevilerin yıkılışını anlatırken, tarihe nakşedilmiş meşhur sözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim;
“Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de, yıkılmaları mukadder oldu.”
Bir mümine saldırıldığı zaman, topyekün birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız...
Müminlerin tavrı bu olmalıdır...
Bakınız Hanefi mezhebinin alimlerinden imamı Muhammed’in fetvası ne kadar da manidardır;
“Ta batıda bir Müslüman kadın yakalansa, düşman kalesine girmeden, o mümin kadını esaretten kurtarmak, ta doğudaki Müslümanın üzerine farzdır.”
Hassasiyetimizi ve sorumluluklarımızı asla kaybetmeyelim...
Saraybosna Sırplar ve Hırvatlar tarafından işgal edildiği zaman, inanın açık veya kapalı demeksizin, meşrep ve mezhep ayırt etmeksizin katletmeye başladılar...
Düşmanın gözünde hepimiz Müslümanız, bunu asla unutmayalım ve birbirimizi sevelim...
Birbirimize sımsıkı, ama sımsıkı sarılalım... Ki düşman aramıza giremesin...
Selam ve sevgi ile kalınız...