(Küresel Baronlar& İlluminati’nin Yer Küreye Çözümsüzlük Getiren Barış Elçileri)
Kıymetli dostlar, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 2013 yılında ölen başkanı Nelson Mandela'yı çok popüler olduğu daha doğrusu iblisin sistemi tarafından popüler hale getirildiği ve tüm dünyaya özgürlük savaşçısıymış gibi tanıtıldığı için zaten biliyorsunuzdur, en azından ismini duymuşsunuzdur. Fakat kendisinin vatan haini, şeytan hizmetkârı ve insanlığın özgürlüğü değil de köleleştirilmesi için çalıştığını, bunun mücadelesini verdiğini bilmenizi isterim. Dogmatik bilgiler yani doğru bilinen yanlışlar ifşa olmadan, hakikat öğrenilmeden asla özgürleşemeyeceğiz. Sürekli tekrarlanan ve doğruymuş gibi basın yayın yoluyla dünyaya dayatılan bilgilerin tamamı gerek önemli şahıslar gerek de coğrafya, tarih, iktisat, sosyoloji, fizik, kimya, biyoloji gibi dallar ile bizlere öğretilenler selametimiz adına sorgulanmaya muhtaçtır. Bu manada dünyayı idare ettiği iddia edilen küresel baronlar, parlatmak istedikleri insanları parlattı ya da ele geçirmek istedikleri ülke, bölge veya şehirde yaşayan birini daha çocukken kafeste yetiştirir ve kendi namı hesaplarına da kullanırlar. İşte Nelson Mandela'da küresel baronların Güney Afrika Cumhuriyeti'ni ele geçirmek için yetiştirdikleri ve atadıkları sömürge valisinden başka bir şey değildir. Nelson Mandela öylesine parlatıldı ki hakkında ki gerçekleri bilmeyenler ona hayran oldular. Mandela'yı meşhur etmek için kullanılan yöntemler arasında kitap ve film projeleri dahi bulunmaktaydı. Bu tür çalışmalara örnek olarak Mandela'nın Yolu kitabı ile Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol filmi verilebilir. Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol, Güney Afrika ve ABD 2013 ortak yapımı dram ve otobiyografi filmidir yani anlayacağınız filmi çekenler Amerikalılardır. Film Güney Afrika Başkanı Nelson Mandela'nın çocukluğundan başkanlığına kadar uzanan hayatını yalan ve masallar ile süsleyerek anlatmaktadır. Dostlar, Afrika halklarının ve insanlığın özgürlük timsali Nelson Mandela, özgürlük savaşçısı olarak tüm dünyaya bir etki bıraktı. Hâlbuki bu etki hayal ürünü ve yapma veriler ile oluşturulmuştu. Kendi halkı ve dünyada ki mazlum milletler tarafından çok sevilen, ezilen; masumlar tarafından da saygı gören Mandela’nın sözde hapishaneden çıkıp Güney Afrika’ya cumhurbaşkanı olduktan, pardon sömürge valisi olarak atandıktan sonra Afrika bölgesindeki küresel para baronlarının Amerikan ve İngiliz altın ve petrol şirketlerinin kazançlarını yüzde 500 oranında arttırdığını bilmenizi istiyorum ki Mandela'nın kimliği net olarak ortaya çıkmış olsun. Sömürge valisi ölesiye onlara hizmet ediyor, İngiliz ve Amerikan şirketlerinin çıkarlarını koruyordu. Ona bütün bu hizmetleri karşılığında küresel kraliyet Londra, Nelson Mandela “özgürlük” heykelini dikerek ihsanda bulunmuştur. Dostlar, İngiliz ve Amerikan şirketleri diye bilinen şirketler ise aslında şeytani küresel sistemin 300’ler meclisine ait dev teröristlerdir. Konuyu açık ve net olarak bilmek bize sahte kahramanın gerçek yüzünü göstermektedir. Sahte kahramana 1993 yılında Nobel Barış Ödülü de verilmiştir. Yazılıp eline verilen senaryoya göre Mandela çok iyi bir oyuncudur zira inandırıcıdır. Sözde karizması, kendini de eleştirebilen mizah anlayışı, inanılmaz savaşçı, mücadeleci hayat hikâyesi onun dünya çapında tanınıp sayılmasını sağlamıştır. Nelson Mandela, küresel baronların özellikle seçtiği bir liderdi. 27 yıl hapis yatmış, çıktığında özellikle seçilmiş ve kendine verilen rolü de hakkıyla oynamıştı. Afrika halklarının özgürlük temsilcisi olmuş, Afrika halklarını demokrasiye, aşka, adalete kendini adamış biri olarak barışa ve sevgiye davet etmişti. Aslında onun insanları davet ettiği “Yeni Dünya Düzeninden” kapitalizmden başkası değildi, İlluminati’nin emirleri her ne ise onları halkına anlatıyordu. Küreselcilerin her dediğine onay veren Mandela insanlığın yüz karasıdır. Hapisten çıktıktan sonra ki yıllarda Afrika Kıtası’na bir bakın, ölümlerin, kıyımların, kan ve kaosun ardı arkasının asla kesilmediğini göreceksiniz, aksine artarak devam etti. Kıymetli dostlar, Malta Şövalyeliği ve Tapınakçı unvanını almış bir lider nasıl olur da ezilen halkların temsilcisi olur? Sorarım sizlere. Tepeden tırnağa küresel baronların çarkına, düzenine ayak uydurmuş bir özgürlük ve barış timsali lider Mandela, iblis sisteminin yorulmaz, yılmaz bekçilerinden ve sömürgenin valilerindendir. İlginç değil mi? İşte böyle birini var olan bu sahtekar sistem tüm dünyaya barış elçisi diye tanıtmıştır. Sonuçta Mandela ve İlluminati’nin küresel planları iblis sistemine göre daha önemlidir. Meşhur Mandela öldüğünde arkasında vakıflara bıraktığı paraların dışında 110 milyon dolarlık servet bıraktı. Özellikle açlıktan ve fakirlikten dolayı suç oranının çok yüksek olduğu bir ülkede bu servet bir anda kafaları karıştırmıştı. Hayatının yaklaşık 27 yılını hapiste geçiren bir liderin bu parayı hangi arada, ne zaman kazandığı soruları akıllara gelmişti, gelmemesi de normal değil zaten. Düşünsenize ömrünüzün yarısını özgürlük, barış ve haksızlıklara karşı mücadele eden bir görev güdüyorsunuz. Fakir Afrika Kıtası’nın özgürlük ve mücadeleci lideri oluyorsunuz ve bir bakıyorsunuz öldükten sonra ardınızda milyon dolarlar bırakarak gidiyorsunuz. Milyon dolarların nereden geldiği bellidir. Hizmet ettiği sistem onu korumuş, kollamış zengin etmiştir. Bu yazıyı okumayı bitirdiğinizde şeytani sistem nasıl küresel ölçekte senaryo yazar, dünyayı ne gibi oyunlar ile kandırmayı başarır daha iyi anlamaya başlayacaksınız vesselam.