Her şeyden önce ülkemizin geldiği tarihi dönemeci iyi tahlil etmeliyiz ki olup bitenleri daha iyi anlayabilelim. Madde madde gidersek daha iyi anlaşılacağını umuyorum…
1. devletler arasında kıran kırana bir mücadele devam ettiği gibi küresel güçler de bu kavganın sıklet merkezinde eskisinden daha ağır bir şekilde rol almaya başladılar.
2. Ringde boksörler dövüşürken elbette kendi adamımız hep isabetli yumruk atsın, her raundu sayı ile bitirsin ve sonuçta rakibini nakavt etsin isteriz.
3. velakin rakibimiz kimdir gücümüz nedir bunları genellikle düşünmeyiz.
4. olaylar yerel bazda gelişmediği gibi son zamanlara mahsus bir olgu da değildir.
5. Her asrın son çeyreğinde dünyada taşlar yerinden oynar ve bir sonraki yüzyılın ilk çeyreğinde yerine oturur. Sınırlar yeniden çizilir, yeni yüzyılın patronları belli olur.
6. Yeni dünya düzeni dediğimiz süreç 1989 da başladı. Dünya kabuk değiştirmeye hazırlanıyordu. Bunun ilk işaret fişeği 1991 birinci körfez harbi oldu. Bu savaşa Türkiye taraf olarak katıldığı halde ABD ve NATO müttefikleri tarafından parya muamelesi gördü. BU savaşın nimetlerini bölüşmek üzere Madrid’te kurulan masaya Türkiye çağrılmadı ve bunu sebebi ABD dışişleri bakanına sorulduğunda şu cevap alındı “Türkiye oltadaki balıktır yem istemez”
7. Bu savaş bize çok çok pahalıya mal oldu. Yaklaşık 300 milyar dolar maddi kaybın yanında bir de Irak fiilen üçe bölündü ve kuzeyine Kürdistan adı verildi. Kürdistan sınırlarını NATO ya bağlı çekiç güç uçakları korudu ve bunlar PKK ya muntazaman lojistik destek sağladılar. Bu durumu dile getiren Eşref Bitlis öldürüldü. Aldatılan Özal çok içerledi. İntikam hırsıyla yandı tutuştu ama gücü yetmedi. Onu da öldürdüler. NATO üzerinden askeri adeta avucuna alan ABD Özal’ın etrafına en sağlam ve seçme askerleri yerleştirmişti. Bunlardan biri sonraları “Biz adamı karısına zehirletiriz” dedi.
8. Özal olsun Ordu olsun artık büyük oyunu görmüşlerdi. Yeni dünya düzeni çerçevesinde 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini sonradan duyduk ama belli bunun kararı çok önceden verilmişti. Kürt kartının bize karşı seri bir şekilde kullanılacağını anlayan Özal bu sinsi oyunu bozmak için demokratik barışçıl çözümler tartışılsın istedi. Federasyon dahil her şeyi konuşalım dedi.
9. Kürt sorununu silahla değil barışla ekonomik ve sosyal politikalarla çözelim diyen herkes bir şekilde yok edildi. Bu arada seri karakol baskınları sürüyor ve her gün 5-10 - 20 şehit haberi geliyordu. Biz de sert cevap veriyorduk. PKK her yıl birkaç bin kayıp veriyordu.
10. 1998 yılı dönüm noktası oldu. Türkiye eski ortaklarına posta koydu. Apo apar topar alındı bize verildi aynı günlerde Fethullah Gülen apar topar ABD’ye götürüldü.
11. Konsept değişmişti. Belli ki bundan sonra Türkiye operasyonlarında Cemaat adını daha çok duyacaktık.
12. Derken 2003 ikinci körfez harbi oldu. Birincisinden ağzı yanan Türkiye bu defa yoğurdu üfleyerek yedi. ABD nin Türkiye üzerinden Irak’ın kuzeyine geçme isteğine ret cevabı verdi.
13. 5 ülke şeytan ekseni ilan edilmişti. İkisinin defteri dürülmüştü. Irak ve Afaganistan. Sıra Suriye ve İran’a geldi (2006)
14. Türkiye burada bu iki devlete de kol kanat gerdi. Ortadoğu’yu minimize etmeye başlayan bu süreç böyle devam ederse yakında Türkiye yi de içine alacak gibi görünüyordu.
15. Bir Kürdistan devletinin kurulması tüm hesapların içinde vardı. Zaten Barzani Özerk bir yapı kurmuştu.
16. Bu noktada iki önemli strateji geliştirildi. Birincisi Kürt bağımsızlık hareketini ateist Marksist PKK eliyle yürütmek ikincisi ise iç bölgede kalan ve zengin enerji kaynaklarına sahip olan Kürdistan bölgesine Irak’ın kuzeyinden bir koridor açıp Akdeniz’e ulaştırmak. Bunun için üst akıl akıllara durgunluk veren bir plan uyguladı.
17. Önce İngiliz anahtarı gibi her kapıyı açmaya yarayan DEAŞ kuruldu. Bunlar Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlere saldırdı. Batılı gönüllü savaşçılar ülkelerini savunan masum (!) PYD lilerin imdadına koştu. Bütün batı medyası ve henüz açılıp bir anda 50 bin 100 bin takipçi sayısına ulaşan sosyal medya hesapları bir Kobani dramı ve destanı yaratmayı başardılar.
18. öyle etkili bir kampanya yürüdü ki Müslüman etiketi taşıyan DEAŞ masum Kürtleri katlediyor, asil Kürt gençleri de vatanlarını ve namuslarını korumak için kelle koltukta savaşıyor.
19. işte tam bu noktada MİR TIRLARI olayı patlak verdi. Kürtleri katleden Müslüman etiketli cani DEAŞ’a Türkiye’nin yardım ettiği algısı çok ustalıklı bir şekilde işlenmeye başlandı.
20. Türkiye köşeye sıkıştı. PKK ve siyasi uzantıları yüksek perdeden tehdit mesajları yaydılar. Kürt halkının ulusal hassasiyetini zirveye taşımayı başardılar.
21. planın yeni aşaması devreye girdi 6 Ekim günü Demirtaş Kürt halkını sokaklara çağırdı. Kürtler çok kızgındı. Her tarafı yaktı yıktı. Müslüman kimliği ile tanıdığı 50 kişiyi öldürdü.
22. oluşan algı Kobani katliamında Türkiye’nin katkısı olduğu şeklinde olunca Türkiye hep savunmada kaldı. Bir yandan Güneyinde Kürt koridoru açılan bir yandan içerde bölünme tehlikesi yaşayan Türkiye bir de MİT tırları sebebiyle lahey’ de yagılanmakla itham edildi.
23. Kobani kahramanlarına (!) Türkiye’den yardıma giden gelen, göçen kaçan hiç kimseye müdahale edemedik. Hatta buraya yardıma giden Barzani kuvvetlerine yol vermek zorunda kaldık.
24. En başta dedik ya düşman çok teknik dövüşüyor ve bizi üst üste nakavt ediyordu.
25. Bu arada yeni Ortadoğu planı üzernde en büyük engel görülen Tayyip Erdoğan’a operasyon başladı. İlk somut örneği 7 Şubat 2012 de Hakan Fidan olayı ile geldi ardından Gezi ve 17 -25 aralık
26. 1999 da ABD ye götürülen ve değme istihbarat örgütlerine taş çıkartacak F. Gülen sahne aldı.
27. Ak Parti iktidardı ama muktedir değildi. Çünkü emniyetin yaklaşı %70 i bu yapının kontrolündeydi. Yargı da ise ağırlık oluşturacak bir güce ulaşmılardıç
28. Ergenekon ve Balyoz davalarından dolayı Ordu ve Ulusalcı kesim de Erdoğan’a diş biliyordu.
29. işte üst aklın bütün bu oyunları bozacak bir usta akıl ortaya çıktı. Bu kadar geniş bir cephe ile başa çıkmak imkansızdı. En azından HDPKK tarafını oyalamak ve bu cephenin dışında tutmak lazımdı.
30. Çözüm süreci başladı. PKK gezi kalkışmasına karışmadı. Apo talimat verdi. 2013 te Erdoğan’ın kesin gideceğine inanan paralel yapı en çok bu hamleye bozuldu. Bunu Zekeriya Öz’ün ağzından şöyle ifade etti : “Gezi de PKK bize destek verseydi Erdoğan gitmişti”
31. Cemaat Erdoğan’a karşı kamikaze saldırılar başlattı. Bunlarla başa çıkacak hakim savcı polis bulmak neredeyse imkansızdı. Mecburen cemaatle sorunlu olan herkes ile ittifak edildi.
32. Paralel bilinen emniyetçilerin bir kısmı emekli edildi bir kısmı doğuya sürüldü.
33. Doğuya sürülenler Erdoğan’ı birlikte yıkma azminde oldukları PKK ya her yerde yol açtılar. Yığınakları görmezden geldiler.
34. Kobani bahanesi ile Türkiye ile Suriye sınırı PKK ya açıldı ve ABD nin havadan attığı silahlar bu kalabalıklar içinde Türkiye’ye taşındı.
Neyse çok uzattım….sonra devam edelim inşallah.
Maraş Pusula Haber - www.maraspusula.com / Şevki Karabekiroğlu