"Nuh gemiyi yapıyordu. Ne zaman kavminden bir cemaat yanından geçse onunla alay ediyorlardı. O da; 'Siz bizimle alay ederseniz, sizin alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay ederiz' dedi" ifadeleri yer alıyor Hud Suresi'nin 38'inci ayetinde.
Nafakasını marangozlukla kazanan Hz. Nuh zamanında insanlar ilahî yoldan şaşmış, yanlışa sapmışlar, putlardan medet umar olmuşlardı. Hz. Nuh, kavmin günahlarını gördükçe onlar adına üzülüyor ve affedilmeleri için dua ediyordu.
50 yaşına geldiğinde Yüce Allah, Nuh'u elçi olarak gönderdi. Nuh halkını:
-"Ey kavmim! Sizi yaratan ve nimetler veren, nefesi yüreğinize üfleyen Allah'tır. Yalnız Allah'a inanın" diyerek çağrısını yapıyordu. Yıllar geçse de o çağrısından vazgeçmedi.
950 yıl boyunca çağrısını yineledi.
-"Sus" dediler.
-"Allah birdir" dedi Hz. Nuh ve durmaksızın yineledi kutsal çağrısını.
İnsanların yüreklerinde Allah korkusu olmadığından kimi zaman onunla dalga geçmişler kimi zaman da dövüp, öldürmeye kalkmışlardı.
Artık kavmine dair inancını yitirmişti Hz. Nuh. Bütün çağrıları cevapsız kalmış, ne yapsa insanları inandıramamıştı. Sonunda ellerini semaya açtı ve:
-"Ey Rabbim! Kafirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma" diye dua etti.
-"Ey Rabbim! Beni, anne-babası, iman etmiş olarak evime giren erkek ve kadın müminleri bağışla" diye de bağışlanmayı diledi sonra.
Yüce Allah bunun üzerine bir gemi yapmasını istedi Hz. Nuh'tan. Bu ilahî emir üzerine harekete geçen Nuh, ormandan ağaçlar getirdi. Onları kesip biçerek kalaslar haline getirdi. Ancak inkarcılar onunla dalga geçiyor, onun karada gemi yapmaya çalışan bir deli olduğunu söylüyorlardı. Hz. Nuh:
-"Sizin bizimle alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz" diye cevap veriyordu.
Gemi nihayet tamamlanmıştı. Hz. Nuh, Allah'ın emriyle yeryüzündeki hayvanlardan birer çifti gemiye yerleştirdi. En son kendisi ve inanan bir avuç mimin bindi gemiye. Ve kapattılar bütün kapıları.
Hava karardı birden. Amansız bir fırtına tuttu yeryüzünü. Sanki hem yer hem de gök yırtılmıştı. Yerden fışkıran ve gökten inen sular yüzünden yeryüzü denize döndü.
Kavmin feci akıbetini gemiden seyreden Hz. Nuh inkarcı oğlunu dalgaların götürdüğünü gördü.
-"Oğul! Bizimle gel. Kafirle olma" diye seslendi. Ancak dev bir dalga yuttu oğlunu.
Gemi haftalarca belki de aylarca dev dalgaların arasında yüzdü. Daha sonra Yüce Allah:
-"Ey yer! Suyunu çek. Ey gök! Suyunu tut" emrini verdi ve yağmur kesildi. Gemi Cudi Dağı'na oturdu.
Geminin kapıları açıldığında bütün canlılar dağıldı yeryüzüne. Hz. Nuh'un ve diğer inananların çocukları çoğaldılar, yayıldılar dünyaya. Ve Hz. Adem'den sonra Hz. Nuh vesilesiyle insanlık yeniden meydana geldi.
Peygamberlerle dahi alay edilmiş, dalga geçilmiştir tarihte. Bizim yaptıklarımıza yapılan muhalefetleri gayet normal karşılıyorum peygamberler tarihine gittikçe. Ne diyordu şair:
"Elbet seni hakir görenler olur
Kınayanlar olur, yerenler olur
Vazgeç diye akıl verenler olur
Hedefe yürüyen adam ol yeter.
Engeller çıkarsa pes etme sakın
Ölümüne giden bir tavır takın
Kışlar bahar olur, uzaklar yakın
Hedefe yürüyen adam ol yeter"
'Tarih tekerrürden ibaret' derler. Nuh peygamberin gemi yapmasının arkasındaki sırrı onunla alay edenler anlayamazdı. Anlamadı da zaten. Her devirde alay edenler çok olur. Tarihte oldu, gelecekte de olacak. Onlar her zaman olacak. Olması da lazım bana göre. İnsanı kamçılayan, güç veren tetikleyici kuvvettir bunlar. Beyaz için siyaha, kuzey için güneye, sıcak için soğuğa, iyi için de kötüye ihtiyaç vardır her zaman.
O yüzden cehalete yüz çevirmek, Nuh gibi pes etmemek gerek bazen. Çünkü tufandan kurtulanlar, boş konuşanlara kulak tıkayanlar olacaktır.