Kıymetli dostlar, bizlere neredeyse 100 yıldır  yalan bir tarih anlatıldı ve bu yalan tarihin senaryosunu ise karanlık prenslerden aldıkları maaş ve ödeneklerle yazan sözde fikir adamlarının bilgi kirlilikleri ile zihinlerimiz kirletildi. Öyleki artık çoğu insanın zihni hakikat nedir yalan nedir ayırt edemez oldu. Hakikati anlamanın yolu ise tefekkür etmek, sorgulamak, her duyduğuna inanmamak ve bol bol okumaktır. Genelde tüm Türk İslam tarihi özelikle de Osmanlı padişahları bu yalan ve iftiralardan maalesef nasiplerini aldılar. Ama en çok da Nihal Atsız Beyefendi'nin deyimi ile gök sultanı karalamaya ve onu milletin kalbinde ki yerinden indirmeye çalıştılar. Sultan Abdülhamid Efendimiz hazretlerinin bilim ile ilgilenmediğini, sadece  hurafelerle ilgilendiğini bu aziz millette yutturmaya çalıştılar. Halbuki bu kocaman bir yalandı. Astronomi alanında    Sultan Hamid'in gayret ve çabalar içerisinde kurmuş olduğu rasathane ve topladığı astronomiyle ilgili aletlerin hareket ordusunun, aslında onlara mason lejyonerler demeliyiz, gadrine uğradığını ise üzülerek  söylemek isterim. Sultan II. Abdülhamid rasathane müdürü olarak Aristide Coumbary Efendi'yi  atamış, 1868'de kurulan Kandilli Rasathanesi'nin gelişmesini ve yükselmesini sağlamıştır.10 Temmuz 1894 tarihindeki büyük İstanbul depremi Rasathane-i Amire için bir dönüm noktası olmuştur çünkü

bu depremin ardından, yeniliğe ve gelişime açık kişiliğiyle “reformist” bir padişah olarak tanınan Sultan II. Abdülhamid hazretleri ilk kez depremin ve uzayın  bilimsel olarak araştırılmasını ister, deprem ölçümü ve meteoroloji çalışmaları ile uzayın gizemlerinin çözülmesi için gereken çalışmaların başlamasıyla ilgili de talimatlar verir. Hünkarımız zamanında üstün başarılara ve keşiflere imza atan rasathane, 31 Mart Vakası’nda (12 Nisan 1908) yaşanan ayaklanmada gözlem aletleri ve sismograflarla birlikte İttihatçılar tarafından tahrip edilir, yağmalanır. Rasathane - i Amire, Sultan Hamid zamanında yine onun emriyle her gün Paris, Berlin, Roma, Viyana ve St. Petersburg rasathaneleriyle bilgi alışverişinde bulunurdu ve 5 kıtada 42 rasathane ile irtibat halindeydi. Rasathanenin ilk müdürü Fransız Aristide Coumbary ise Yıldız İstihbarat Teşkilatı teknik ve mekanik sorumlusuydu. 1878 yılında Sultan II. Abdülhamid'in emriyle Yıldız Sarayı'na teleskop kurmuştur ve beraberce de Merkür'ün Güneş önünden geçişini izlemişlerdir. Ancak hala gizemini koruyan bir cinayete kurban gitmiştir. 

Sultan Abdülhamid'i gerçekten bilmek ise laf ile olmaz, fikir ve ilim adamı yetiştirmek ile olur. Bu manada Sultan Abdülhamid hazretlerinin de kendi döneminde Osmanlı Devleti'ne bilim ve fikir adamı yetişmesi için uğraştığını, teknoloji üretilmesi ya da transferi için gayret gösterdiğini, fabrikalar kurdurduğunu da söylemek isterim. Kendisi tahttan indirilmeseydi ve irtibat kurduğu Nikola Tesla ile çalışmaya devam etseydi insanlığın kaderi çok farklı yazılırdı ve şimdi bizim de Elon Musk gibi bilim adamlarımız ve patent sahibi dahi mucitlerimiz olurdu.