Kıymetli dostlar, ekonomik kriz sadece Türkiye'de yaşanmıyor veya sadace Türkiye'yi ilgilendirmiyor. Yüce devletimiz küresel iktisadi krizin Türkiye'yi etkilememesi için önlemler alıyor. Hükümetimizde inanıyorum ki bu konularda özveri ile çalışıyor lakin Amerika merkezli satanist, siyonist pagan tapınakçı küresel iktisat sisteminin sahipleri, sisteme reset atmak için dağıtmak üzereler. Demem o ki daha fazla gayret etmek, yeni insani ekonomik model üzerinde çalışmak zorundayız. Ayrıca yeni ve ek iktisadi tedbirler almalıyız ki pahalılıktan belimiz bükülmesin, alım gücü yeniden artsın, işsizlik sorunu çözülsün. Ekonomik krizi küresel olarak ülkeler iliklerine kadar hissediyorlar. Halin böyle olduğunu anlamak çok da zor değil. Ekonomik veriler gösteriyor ki Türkiye'de ve dünyada işsizlik artmış, alım gücü azalmış ve hayat pahalılığı zirve yapmış durumda. Şeytaniler olarak adlandırılan küresel sistemin kurucuları ve sahipleri 2019-2025 yılları arasında tüm sisteme reset atacaklar ve Kudüs merkezli tek dünya devletini kuracaklar ve Mabed-i Süleymanı yeniden inşa etmek istiyorlar. Mabedin inşa edildiği Kudüs merkezli devletin başına da Deccali getirmek nihai hedefleridir. Geçtiğimiz günlerde Amerikalı İktisatçı Lynette Zang, Sayın Yazar Hamza Yardımcıoğlu'nun sunduğu Gizli Dosya programına konuk oldu ve küresel iktisadi sistemin çöküşe doğru gittiğini delilleriyle anlattı. Hatta öyle ki küresel iktisadi sistemin yakında yıkılacağını değil 2008'den beri ağır hasar aldığını ve yıkımın başladığını dile getirdi. Bahsedilen piyasa yıkımının boyutları insanların kaldırabileceği gibi olmayacak deniliyor. İnsanların en temel ihtiyaçlarının dahi karşılanamadığı piyasada altın, gümüş ve değerli metallerin elitler tarafından toplandığından dolayı bulunamayacağı bir süreç yaşanacağı konuşuluyor.
Peki, ülkemizin ekonomik sorunlarını nasıl çözeriz? Küresel iktisadi krizden nasıl etkilenmeden ya da çok az etkilenerek kurtuluruz? Çözüm yolları elbette mevcuttur lakin laf ile hiçbir şey olmaz. Çözüm yollarını devreye koyabilmek için küresel sisteme kafa tutmak zorunda olduğumuzu da birlik içerisinde hareket etmek durumunda bulunduğumuzu da idarak etmeliyiz. Öncelikle
devlet yetkililerinin ve akil insanların yönlendirmesiyle kamuda, sosyal hayatta ve insanların özelinde bilinçlendirme, yönlendirme ve alınacak aklı başında tedbirlerle muhakkak israf ekonomisinden vazgeçmek zorundayız. Yardımlaşmaktan, birbirimize kenetlenmekten başka çaremizin olmadığı bilinci toplumda ivedilikle oluşturulmalı. İnsan merkezli yeni bir ekonomik model üzerinde çalışmalı ve bunu da çabucak halledip yürürlüğe koymalıyız. İnsan merkezli yazılacak ve yürürlüğe konulacak yeni modelin bilgisayar programları da acilen yazılmalı ve sisteme girişi yapılmalıdır. Öte yandan bir memlekette yapacak bir dünya iş ve çözecek bir dünya sorun varken işsizlik diye bir meselemizin olması üzücüdür. Öyleyse yapılacak iş bellidir, vakit geçirmeden ülkede ki beyinlerin ve yeteneklerin ve her kim ne iş yapabiliyorsa envanterinin çıkarılması ve istihdam edilmesi ve buna uygun iş sahalarının da açılması gerekmektedir. İktisadımızı doların hükmünden kurtarabilmek için kabul edebilecek İslam ülkeleriyle kendi aramızda İslam dinarı uygulamasına geçmeliyiz. İslam olmayan ülkelerle ise milli paralar ile alış veriş yapabilmek için elimizden geleni yapmalıyız ki Sayın Başkan Erdoğan son Moskova gezisinde de bu hakikati Rus Cumhurbaşkanı Putin'in yanında zaten dile getirmişti ve milli paralar ile alış veriş mevzusu üzerinde çalışıldığını söylemişti. Ayrıca evet karşılıksız para basmak enflasyona sebebiyet verir lakin yapılan hesaplamalar ve elimizde ki veriler gösteriyor ki Türkiye'nin piyasasında yeterli para yok yani piyasada dolaşması gereken para miktarı piyasada dolaşmıyor. Velhasıl ülkemizde mal ve emeğin karşılığı olarak basılması gereken para basılmıyor ve hem devletimiz hem de milletimiz emeğinin ve üretiminin karşılığı olan gelirden mahrum kalıyor. Ekonominin durgunlaşmasının ve piyasanın çarklarının dönmemesinin, sıkışmasının ana sebeplerinden biri ve belki de en önemlisi budur. İnsanları yüksek faizle banka kredilerine mahkum ederek ya da sürekli olarak piyasa da karşılığı olmayan şişirme paralar ile borçlandırmak ile çözülebilecek hiç bir problem yoktur. Ayrıca insanlar yaptıkları işlere piyasanın durumuna göre mal ve hizmetin satın alınabileceği şekilde maaş ve ücret almalıdır ki piyasa sıkışmasın, hem yeni mallar üretilebilsin hem de olması gereken ama gerçekleşmeyen tüketim oluşturulabilsin. Maalesef ülkemizde bu mevzuda da ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. Son söz: Sayın Mehmet Genç Beyefendi'nin 30 yılını vererek hazırladığı ve geçtiğimiz günlerde İstanbul TBMM Milli Saraylar Müzesi'nde akademisyenler ve yazarların katılımıyla masaya yatırılan "Osmanlı İmparatorluğu'nda Devlet ve Ekonomi" kitabı ülkemizin iktisadi geleceği için çok önemli ve değerli şeyler söylüyor. Zira bu toplantıda tartışılan ana konu Osmanlı iktisat modelinin önce anlaşılması sonra da günümüz şartlarına uyarlanmasıdır ve bu gerçekleşirse yani insan merkezli iktisat tezi ortaya konabilirse inancım odur ki çok yakın gelecekte ülkemizi ekonomik refah ve aydınlık yarınlar bekliyor vesselam.