Kıymetli dostlar siz hiç İsveç kraliyet tahtına oturmak için mason üstadı olmak gerektiğini duydunuz mu? Karartılmış bilgilerin olduğu günümüzde duymamış olmanız normal. İsveç'te mason olmayan hiçbir prens ya da prenses, kral ya da kraliçe olamaz. İsveç kralları senede bir defa Londra'da toplanan Uluslararası Büyük Mason Toplantısı'nın da daimi üyesidir. Yani anlayacağınız kıymetli dostlar İsveç'te sömürge nizamının lokomotif ülkelerinden biridir. Şimdi gelin sizleri İsveç'in Sultan Abdülhamid hazretleri zamanında hüküm süren kudretli krallarıyla tanıştırayım da hünkarımızın ne kadar zor koşullarda diplomasi sanatını konuşturduğunu ve kimlerle mücadele ettiğini de böylece görmüş olun. II. Oscar, tam adı Oscar Frederik (21 Ocak 1829-8Aralık 1907), İsveç (1872-1907) ve Norveç (1872-1905) kralı. Müzik ve edebiyatı çok seven, seçkin bir hatipti. Birkaç şiir kitabı ve tarih araştırmaları vardı. Ülke içinde tutucu bir politika izlerken, dış ilişkilerde İskandinav ülkelerinin iş birliğini savundu. 1866'dan sonra Rusya'ya karşı İsveç'i güçlendirmek amacıyla Almanya'yı destekledi. 1870'lerden I. Dünya Savaşı'nın başına değin İsveç'in siyasi ve kültürel yaşamına damgasını vuran Alman yanlısı tutumunun yanında yer aldı. (II. Oscar'ın Alman yanlısı politikası Sultan Hamid'in Almanları sömürge nizamının karşısına dikmesini engellemek içindi.) Norveç'in İsveç ile birliğini korumak amacıyla da büyük çaba harcadı. 1857'de Nassaulu Sophie'yle yaptığı evlilikten dört oğlu oldu. Oscar'ın ardından en büyük oğlu, V. Gustaf adıyla tahta çıktı.
Gustav V (d. 16 Haziran 1858 - ö. 29 Ekim 1950), İsveç Kralı II. Oscar ile Norveç Kraliçesi Sofia of Nassau en büyük oğullarıdır. 1907 yılında tahta çıktı ve 1950 yılında vefat edene kadar tahtta kaldı. İsveç'i demir yumrukla yönetti. 1916 yılında savunma bütçesiyle ilgili hükümetiyle uyuşmazlık yaşadı. Ancak dediğini yaptırmayı başardı.
I. Dünya Savaşı boyunca Alman yanlısı bir politika izledi. Bu siyasetini Alman asıllı eşi etkiledi. 18 Aralık 1904 tarihinde iki İskandinav kralıyla birbirlerine destek vermek amacıyla bir görüşme gerçekleştirdi, diğer taraftan üçlü kral konferansıyla kuşkuya mahal vermemek ve Almanya safında savaşa katılmak istiyordu.Torunu Prens Adolf, II. Dünya Savaşı'ndan önce Nazi liderleriyle beraber hareket etmiş olmalarına rağmen bu muhtemelen sadece diplomatik amaçlıydı. Tarihçi Jörgen Weilbul'un notlarına göre müessir Macaristan'ın insanlık adına Yahudileri korumasını desteklemişlerdi. ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt'in isteğiyle Adolf Hitler'e barış için müzakere yapılmasını önerdi. 1938 yılındaki bu teklife göre barış her iki tarafın menfaatine olacak bir barış olacaktı (Kıymetli kardeşlerim okuduğunuz bilgilerden de fark etmiş olacaksınız, bu nasıl sembolik bir krallık ise ülkelerle barış görüşmeleri yapılıyor, silahlanma bütçeleri hazırlanıyor, dikkatlerinize arz ederim.). Başbakan Per Albin Hansson, eğer Almanya'nın isteklerine izin vermezse istifa etmek zorunda kalacağı konusunda gözdağı vermekteydi. (Almanya İsveç topraklarında Kuzey Finlandiya ve Kuzey Norveç'teki gibi askeri birim, araç vs. bulundurmak için üs istemekteydi). 1947 yılında bu talebin doğruluğu tartışıldı. 1939-1941 yılları arasında İsveç Başbakanı olarak görev yapan Per Albin Hansson'a göre kral, açıklamalarında Almanya ile olabilecek herhangi bir çatışmadan kaçındığını belirtti. Ernst Wigtors, V. Gustav ve Prens Gustav, İsveç Hükümeti'ne, müttefik devletlere askeri araç ve asker bulundurabilecekleri bir üs verme konusunda razı etmeye çalıştılarsa da kral bu isteğe karşı direndi, başbakanın bu talebini geri çevirdi. Çünkü Almanya yüzünden ileride ceza alabileceğinin farkındaydı.
Kıymetli kardeşlerim günümüzde ki İsveç Kralı'da masondur ve üstad-ı azamdır. XVI. Carl Gustaf (30 Nisan 1946, Haga Sarayı, Solna), 1973 yılından beri İsveç Kralıdır. Prens Gustaf ve Saxe-Coburg ve Gotha Prensesi Sibylla'nın oğullarıdır. Babası VI. Gustaf Adolf 15 Eylül 1973 tarihinde öldükten sonra 19 Eylül 1973 tarihinde kral olarak tahta çıktı. İsveç, anayasal bir monarşidir. Kral XVI. Carl Gustaf'ın Brunei Sultanlığı’nı ziyareti sırasında garip bir olay yaşandı. Sadece bu olay bile İsveç Kraliyeti'nin ne kadar sembolik bir krallık olduğunu göstermesi bakımından önemlidir! Kral gazetecilerle konuşurken İsveç basınına göre bir pot kırdı ve bu pot üzerine İsveç'te olaylar şöyle gelişti.
-Monarşiyi kaldırmanın zamanı geldi de geçiyor.
-Bu saçmalıklarla İsveç’in karalanmasına daha ne kadar tahammül edeceğiz?
-Kralı tahttan indirelim.
Soldan sağa ne kadar parti varsa keskin birer cumhuriyetçi kesildi. Şaka şaka, Başbakan Göran Persson soğukkanlılığını muhafaza etti zira böyle yapması gerekiyordu aksine bir tavır azlini gerektirirdi. "Durun bakalım gelsin bir de majestelerin dinleyelim." diyerek ortalığı yatıştırdı. İşin garibi aslında kralın kendisini dinlemeye gerek yoktu çünkü dediği banda kaydedilmiş radyoda yayınlanmıştı. Sözleri özetle şöyleydi: "Brunei Sultanı halkıyla içili dışlı. Onlarla görüşüp dertlerini dinliyor. Doğum gününde yirmi bin kişinin elini sıkmış. Halkıyla bu kadar yakın ilişki içinde olan bir başka lidere, bu kadar açık bir topluma başka yerde raslamadım."
Sen misin diktatörlük rejimine açık toplum diyen hem de İsveç Kralı olarak. Konuşma sabah radyoda yayınlandı, akşama kadar fikrini beyan etmeyen kalmadı. Akşam TV haberlerinde bilim adamları, siyasetçiler, af örgütünden başlayıp bilumum sivil toplum örgütü sözcüsü verdi veriştirdi. "Monarşi kaldırılmalı." Tabiki böyle olmadı hükümet suçlandı ve konu kapatıldı. Sizce krallık İsveç'te niçin muhafaza ediliyor? Bunun çeşitli sebepleri var. Kral kısaca “Değerli bir ihraç ürünü” olarak da tanımlanıyor. Zaten Vietnam ve Brunei gezisine de bir uçak dolusu işadamı katıldı. Kral ve ailesi ülkede birliğin sembolü, anlamı da İsveçlilerce birlik ve beraberliktir.
uluslararası mason locası İsveç'te krallığın kalmasını istiyor. Nerden bakarsanız bakın monarşi, İsveç’in reklamı için elverişli bir kurumdur. Zira işe yaramasaydı ve birilerinin gücü yetseydi programlarının birinci maddesi monarşinin kaldırılması olan sosyal demokratlar şimdiye kadar çoktan monarşinin köküne kibrit suyu dökerlerdi, halkı da kralı ölümüne seviyor. Üstelik bu sevgi seli her geçen gün büyüyor. Kralı ve hanedanı sevenlerin oranı ülkede yapılan bir ankete göre yüzde 77’ye çıktı. İsveç, meclis sistemine de sahip, meşruti monarşi ile yönetilen bir ülkedir. Lakin kral ne derse o olur. Ekonomi bakımından gelişmiş bir ülke olan İsveç, The Economist'in demokrasi indeksine göre birinci sıradadır. Birleşmiş Milletlerin İnsani Gelişme Endeksi'ne göre de yedinci sıradadır. Ülke bunun yanında 1 Ocak 1995 tarihinden beri Avrupa Birliği ülkesidir.
EFENDİM, BU MASONLAR İKİDE BİRDE "KAMUOYUNU AYDINLATIRLAR" YA, 1972 YILINDA DA YİNE ÖYLE YAPMIŞLAR. YALNIZ TÜRK MİLLETİ’Nİ APTAL SANDIKLARI İÇİN, kendiside mason olan dönme Abdi İpekçi dönemin büyük üstadı Hayrullah Örs'ü karşısına almış ve başlamışlar konuşmaya. İpekçi "Masonluk öteden beri üzerinde çok tartışılan, dedikodulara yol açan bir konu. Herkes bu hususta değişik bilgilere sahip. Masonluk konusunu bize açıklar mısınız?" Örs "Abdi Bey, bu dedikodular deyimini Türkiye için kullanabiliriz. Bugün meselâ Amerika'da, Almanya'da, İsveç'te böyle bir dedikodu mevzubahis değil. İsveç'te zaten bir an’ane olarak kral, İsveç Büyük Locası'nın büyük üstadıdır. İsveçliler aristokrasiye meraklı oldukları için daima kralı büyük üstad seçerler
İsveç Riti, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya ve İzlanda'da yaygın olan ve uygulanan Rittir. Muntazam, masonluğa uygun olarak kabul edilmiş geçerli bir Rittir. İsvec Riti 4 ana Loca ve 11 dereceden oluşmaktadır.
İsvec Riti 4 ana Loca ve 11 dereceden oluşmaktadır.
*St. John Locası
1. Çırak
2. Kalfa
3. Üstad
*St. Andrew Locası
4. St. Andrew Çırağı
5. Çırağın Rehberi (kılavuzu, eşlik edeni, ortağı), (4. derece ile birlikte uygulanır.)
6. St. Andrew Locası Üstadı
*Yönetim dereceleri
7. Pek şerefli Kardeş - Doğunun Şövalyesi
8. En şerefli Kardeş - Batının Şövalyesi
9. St. John Locasının Aydınlanmış Kardeşi
10. St. Andrew Locasının pek aydınlanmış Kardeşi
*Büyük Konseyin Onursal Derecesi
11. En aydınlanmış Kardeş - Kızıl Haç'ın Kumandan şövalyesi
İsveç Ritinde de, York Ritinin Tapınak Şövalyeleri Localarında olduğu gibi Hıristiyan odaklı çalışmalar ve Hıristiyanlık bazlı ritüeller gerçekleşmektedir.
Kıymetli kardeşlerim okuduğunuz bilgilerden sonra sizlerde anlamışsınızdır ki İsveç monarşisi de akıllarımızla oynamaya çalıştıkları gibi sembolik filan değildir, üstelik de masonların karargahıdır İsveç. Abdülhamid'in Akıl Oyunları kitabında İsveç iki önemli konu ile karşınıza çıkmaktadır. Hünkarımızın İsveç ajanı, ülkede inşa edilmeye çalışılan deniz altı bilgilerini nasıl İstanbul'a ulaştırdı ve bu ajan kimdi? İsveç gazeteleri bir müddette olsa neden sultanımızın aleyhine yazı yazmaktan vazgeçmişlerdi? Hepsi ve daha fazlası Abdülhamid'in Akıl Oyunları kitabında sizleri bekliyor vesselam.