Sabır zordur, nefse ağır gelir...
Sabır başarmanın başlangıcı ve olmazsa olmazıdır...
Sabrın başlangıcı acıdır ama sonu tatlı bir meyve gibidir...
Sabır; zamanı gelene kadar beklemek ve aynı zamanda o güne kadar acıyı yudumlayarak çalışma sanatıdır...
Nitekim ayeti kerimede mevlamız Allah (C.C) şöyle tavsiyede bulunmaktadır;
“Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerin yanındadır.” (Bakara:153)
Sabır ve namaz zor zamanlarda müminlerin sigortasıdır...
Sabır; eğilmeden ve yıkılmadan ayakta durma sanatıdır...
Sabır; günahlara yenilmeden Allah’a tevekkül edebilmektir...
Sabır; isyan bayrağını çekmeden Allah’a karşı teslimiyetin ifadesidir...
Sabır; oturup beklemek değil, tam tersine sebatla yola devam edebilmenin adıdır...
Peygamberimizin daima yaptığı duada bize sabrın nasıl olması gerektiğini anlatmaktadır;
“…Allah’ım! Faydasız ilimden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.”
Sabır; dünyalıklara aldanmamak, dünyalık uğruna sevdiklerinin kalbini kırmamaktır...
Sabır; ahireti dünyanın önüne almaktır...
Sabır; üç günlük dünyalıklar uğruna, cenneti unutmamaktır...
Fakat sabır; zulme sessiz kalmak değildir, aksine haksızlık karşısında susmamak ve direnmektir...
Sözlerimi yine Kuran’ın fermanıyla bitirmek istiyorum;
“Şüphesiz ki sizi biraz korku, biraz açlık, biraz mal, can ve mahsul eksikliği ile imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!” (el-Bakara 2/155)
Selam ve dua ile kalın...