Suriye'den göç konusunun; göçe zorlananlar açısından, insani yanı olsa da, siyasi irade açısından insani yanı olduğunu düşünmek saflık olur.
Bu açık bir ABD/İSRAİL dayatmasıdır.
Rusya bölgedeki bu yeni denge politikasının bir parçasıdır.
Bu hususta İRAN asla iyi niyetli değildir.
Yeni sahiplerine teslim etmek üzere taşeron DAEŞ eliyle yaklaşık beş milyon Suriyeli sınır dışı ettirilmiş Türkiye'ye yerleşmeleri sağlanmıştır.
Bu gün gelinen noktada resmi açıklamalara göre Türkiye’nin dokuz milyon Suriyeli sığınmacıyı beslediği ifade edilmektedir.
Şimdi ortada DAEŞ yoktur.
Ama nedense kimsenin de sığınmacıları göndermek gibi bir gündemi yoktur.
Neden mi?
Çünkü;
Boşaltılan bölge, yani nerdeyse Fırat'ın doğusunun tamamı PKK/PYD"ye teslim edilmiş ve terör devleti kurulmak üzere onların uhdesindedir.
Tüm bunları planlayan irade açısından bölgede Türkiye'ye yapması gereken yaptırılmıştır ve şimdilik gelişmelere seyirci kalması beklenmektedir.
Türkiye'de kim hangi ortamda ve hangi sıfatla olursa olsun eğer Suriye konusunu Suriye’nin toprak bütünlüğü ekseninde ele almıyor ve meseleye bu ön şart üzerinden yaklaşmıyorsa Suriye'de yanan ateşin Türkiye'ye de sıçramasının gönüllü körükçüsüdür.
Suriye’nin bütünlüğü demek, Türkiye’nin bütünlüğü demektir.
Tüm bu yaşananların en masum figürü olarak göçe zorlanan Suriyeliler, ve onlara kucak açan bizler işin başındaki masumane niyet ve telkinlere inat, bu gün, öngörmediğimiz başka bir gerçeğin içine itilmiş durumdayız.
Şöyleki,
Türkiye’nin hızla değişen demografik yapısı, şimdilik yönetilebiliyor gibi görünen etnik fay hatlarını daha da derinleştirecek, kültür farklılıklarının oluşturacağı küçük zıtlaşmalar iç güvenlik sorunundan öte “müdahaleye açık ciddi bir milli güvenlik sorunu haline gelecektir.
Bütün bunların ayak sesleri çoktandır hissedilmeye başladı.
Hatta yerli işbirlikçiler tahrik kampanyasına çoktan başladılar..
Bütün bu gelişmeleri zoraki insani bir yansıma olduğunu iddia etmek yada meseleyi bu bakış açısı ile tolere etmek ülkenin bölünmesine hizmet etmekten başka hiçbir işe yaramaz.
Üzülerek ifade ediyorum ki mesele “ensar muhacir ilişkisi” çerçevesinde sindirilecek kadar masum değildir.
Ne gelenler başlarında Peygamberimiz’in (s.a.v) olduğu muhacirlerdir, nede biz o güzel hicrete ev sahipliği yapacak asr-ı saadet ervahıyız..
Bu oyunun bozulması için dönmeleri gerekli ise de, maalesef gelişleri gibi, gidişleri de kendi tercihlerine bağlı değildir..ŞİMDİLİK!!
ÖZET OLARAK;
“Türkiye'ye yönelen ve artarak devam eden sığınmacı akını, iç güvenlik sorunu olmaktan çıkalı çok olmuş, bu gün milli güvenlik sorunu haline gelmiştir.
Suriyeli sığınmacılara kapıları açan iradenin, onlardan boşalan alanda "PKK/PYD Terör Devleti" kuruluyor oluşuna sessiz kalmaları hiçte iyi niyetli bir iş değildir.””
BU MİLLET BU OYUNU BOZACAKTIR ALLAH'IN İZNİ İLE...