Dostlar, haberleri seyrettiğimizde maalesef insanların cinnet halleriyle ilgili mevzular görmekteyiz. Bütün bu cinnet hallerinin elbette kişinin ahlak zafiyeti ve iman yoksunluğu içerisinde bulunmasının veya aklından zoru olmasıyla yani psikolojik sorunlarıyla ilgisi vardır ama başka sebepleri de bulunmaktadır. Ayrıca yazının girişinde bahsettiğim, haberlerde seyrettiğimizi söylediğim üzücü, keder dolu olaylarla ilgisi olan bir başka husus daha var ki işin en derin, en akıl almaz boyutunu oluşturmaktadır. Kıymetli dostlar, insanlar katil olmaya ya da intihar etmeye yönlendiriliyor. Ya kendi kararlarımız ve seçimlerimiz doğrultusunda yaşadığımızı sandığımız hayat gerçek değilse, ya hayatımızın sahnelerine ya da seçimlerimize hatta zaman algımıza müdahale ediliyorsa? Hiç böyle şeyler olabileceğini düşündünüz mü? Düşünseniz iyi olur zira şeytaniler sizlere bahsettiğim ve aklınıza fantastik gibi gelen konularda yoğun çalışmalar yapmaktadırlar. Bilhassa Sanhedrin Hahamları (Yahudi Konseyi. Asıl olarak Yahudilerin en yüksek düzeydeki mahkemesidir. Sanhedrin'in dini, yargılama ve yasama işlevleri hakkında birçok belgeye de kaynaklarda rastlanmıştır. Hâlâ İsrail'de varlıklarını sürdürmektedirler), Okültist örgütler ve Vatikan’da ki papaz ve keşişler bu akıllara zarar konunun uzmanıdırlar. Zamana, mekâna ve olaylara hükmedebilmek için birçok metafizik ve teknolojik metot kullanmaktadırlar. Okültist örgütlerin metafizik olarak kullandıkları metotların başında iblis ve cinler gelmektedir. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim’de iblis ve cinlerin insanlara ve olaylara müdahale edebilecekleri pek çok ayette anlatılmaktadır. İşte size konuyla ilgili örnekler: 

Nâs Suresi 5. Ayet Meali: "O, insanların göğüslerine vesvese verir" (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar) İnsanların bazıları maalesef bu vesveselere göre karar verip sonucunu düşünmeden hareket etmektedirler. Sadece son bir haftada yaşanan ve üçüncü sayfa haberlerine konu olan üzücü cinnet olaylarına göz atmanız yeterli olacaktır. 

Hicr Suresi 27. Ayet Meali: "Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık." Güçlü ateşten kasıt semumdur. Semum kelimesinin manası "Gece ve gündüz insanın vücudundaki gözeneklerden geçebilecek özellikte sıcak bir rüzgârdır”. Buna göre de ayetin manası şöyle olur: "Biz, cinlerin atası olan iblisi, gece gündüz, insanın vücudundaki gözeneklerden geçebilecek sıcak bir rüzgârdan yarattık." demektir.

Yani ayetten de anlayacağınız, yönlendirilebilen ve iblis hizmetkârlarının kontrolünde olan cinler, insan vücudunu dahi Allah korusun ele geçirebilirler. 

İsra Suresi, 64. Ayet Meali: "Onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat, atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol ve onlara çeşitli vaatlerde bulun. Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez."

Dostlar, ayette geçen “onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat, onların üstüne yaygarayı kopar. Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez.” cümleleri de açık seçik bir şekilde iblis ve cinlerin insanlara yapabileceği müdahaleyi anlatmaktadır.

Ankebut Suresi, 38. Ayet Meali: "Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi." 

Kıymetli dostlar, Ankebut suresi 38. ayette ise konu ile ilgili çok daha farklı bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgileri sizlere ifade edecek olursam derim ki şeytan insanların yaptıklarını süslemektedir ve çekici göstermektedir. Üstelik bir de ayette Rabbimiz bizlere kinayeli bir anlatım tarzıyla hakikati buyurmaktadır. "Oysa onlar görebilen kimselerdi" cümlesi sanal ya da izafi olarak hazırlanan ortamın fark edilemediğini anlatmaktadır.

Şeytanilerin insanların hayatlarını etkileyebilmek için kullandıkları yöntemler sadece Okültizm, büyü ya da metafiziksel unsurlar değildir. Ellerinde ki son sistem teknolojiyi de insanlara hükmetmek için kullanmaktadırlar. Bunlar nedir diye soracak olursanız önce kısaca yazayım sonrada açıklayayım, HAARP, Tetragrammaton ve Süper Bilgisayarlar.

SÜPER BİLGİSAYAR TEKNOLOJİSİ, TETRAGRAMMATON VE HAARP NEDİR?

Şeytanilerin elinde olan ileri teknoloji bilinmeden, küresel güçlerin neyi, nasıl ve ne için yaptıklarını da tam olarak anlayamayız, dolayısıyla anlatılmak istenen konu başlıkları da havada kalır, ayakları yere basmaz. 

Süper Bilgisayarlar: Yapay zekâyı hem inşa hem de idare ederler, teknolojinin zirvesidir. Paralel olarak binlerce işlemi aynı anda yapabilirler. Bir biri ardına oluşan bir sürü mekanik dolaptan oluşurlar. Süper Bilgisayarlar insan beyni esas alınarak tasarlanmışlardır. ABD'ye ait süper bilgisayarın adı ise titandır (Yunanistan’da ki mitolojik tanrı ırkı. Bu ismin verilmesi tesadüf değildir). Süper Bilgisayarların iletişim protokolleri ve internet sistemleri dahi farklıdır. Kabloları fiber optiktir bu kablolar sayesinde ışık hızında iletişim kurar ve hareket eder. Süper Bilgisayarların nerelerde kullanıldığını öğrenmek isteyeceğinizden eminim. Zaten bunu öğrenmek insan hayatına yapılabilecek müdahaleleri de anlamamıza yardımcı olacaktır. Nükleer silah programlarında kullanılmaktadır, füzelerin düştüğü yerin yıkım ölçümünü çok süratli bir şekilde yapabilmektedir, yıldızların yörüngelerini bulur yani astronomide de kullanılmaktadır, insan genomu projesinde Haarp teknolojisinin işletilmesinde de Süper Bilgisayarların olmazsa olmaz yeri bulunmaktadır. Süper Bilgisayar Teknolojisinin şeytanilerin masum ve mazlum insanlarla olan savaşında ki yerini anladıysak devam edelim. 

Dostlar, şeytani tasarımın mühendislerinin bildiği çok önemli bir husus da kitlelerin psikolojilerini önce öğrenmek sonra da yönetebilmek için tekrardan dizayn etmektir. Her kaosun insanlarda yılgınlık yaratıp, dini inançlarını da zayıflatacağını idrak etmiş olduklarından, ülkelerde maddi ve manevi otorite boşlukları oluşturmak için uğraşıyorlar. İlluminati’nin ABD’deki temsilcisi ve kara büyü uzmanı satanist Albert Pike, örgütün o zamanda ki dünya lideri İtalyan Giuseppe Manzinni’ye yazdığı mektupta aynen şunları belirtiyordu: “Birinci Dünya Savaşı bitince ateistlerin inançlarının yayılması için çalışacağız. Büyük bir toplumsal kaos oluşturabilmek içinse Tetragrammaton’u kullanacağız. İnsanlar ayaklanacak, dinlerinden de vazgeçecekler. İşte tam bu esnada bizler de iblisin saf öğretisi ile onları tanıştıracağız. Hristiyanlık, İslam ve Ateizm de yok olduktan sonra geriye sadece şeytanın saf ışığı kalacak.” Tetragrammaton, fizik, kimya, matematik bilimleri ile doğrudan ilgilidir. Kabbala ve Yahudi Mistisizmi anlaşılmadan da esrarına vakıf olunması mümkün değildir. Küresel sistemi inşa edip tasarlayanlar Tetragrammaton sayesinde, zalimane bir güç elde etmişlerdir. Dünyanın idaresi, insanların yönlendirilmesi de bu formül ile ilgilidir. Eğer formülün içeriğini yazacak olursam; “âlemin kapılarını şeytana açan tınıdır frekanstır. İnsanları yönetmek için yapılan dizaynları oluşturan titreşimdir.” diyebilirim.  Kıymetli okurlarım bilmelidirler ki dünyada kaos var, zulüm var ve anlaşılması zor olan karmaşalar ile ülkeler boğuşmaktadırlar. Çoğu insanın psikolojisinin öyle veya böyle bir şekilde bozuk olması, depresyon bataklığında çırpınması, sadece hayat şartlarının zorluğu ile açıklanamayacak kadar girift bir meseledir ve psikiyatristlerden tutunda sosyologlara ve hatta metafizik uzmanlarına kadar insanları kurtaracak çözüm yollarının bulunması gerekmektedir. Bu manada aslında herkes, elini taşın altına koymalı ve üzerine düşeni yapmalıdır diye düşünmekteyim. 

HAARP Nedir? 

Bu harfler, Amerika Birleşik Devletlerinin en gizli askeri projelerinden biri olan “High Frequency Active Auroral Research Program” isminin baş harfleridir. Adından da anlayacağınız üzere, yüksek frekansların kullanılması ve yönetilmesiyle alakalıdır. Haarp isimli projeye de, “bunlar uydurma şeyledir” diyenler var. Onlara üzülerek diyorum ki, “Lütfen bilmiyorsanız bilmiyorum deyin ve susun. Milletin algılarıyla oynamayın ve zekâsıyla dalga geçmeyin.” Bu proje Alaska’da Gakona Askeri Üssü yakınlarında, ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri’nce gerçekleştirilmektedir. Görünüşte ki resmi amacı ise iyonosfer de araştırma yapmaktır. Projenin hayata geçmesinde üç önemli Amerikan şirketi ARCO, RAYTHEON VE E- SİSTEMLERİ, önemli rol oynamıştır ve halada oynamaktadır. Şimdi gelelim HAARP teknolojisi ile neler yapıldığına. Gücü nelere yetmektedir, anlatmaya başlayalım.    

Haarp teknolojisi ile ilgili çalışan, araştırma yapan yazar ve akademisyenlere göre gerçekleştirilebilen faaliyetler şunlardır: Atmosferdeki termonükleer araçların elektromanyetik vuruşlarını değiştirebiliyor, denizaltılarla haberleşmeyi kolaylaştırıyor, radar sistemleri artık daha verimli ve istenilen düzeyde çalışıyor, çok büyük bir bölgede istenildiği anda ABD ordusu dışında tüm haberleşme ağını sekteye uğratabilir, petrol ve doğal gaz için yer tespiti yapılabilir; füzeleri ve her türlü saldırı uçağını daha hedefine varmadan, havada imha edebilir, iklimleri değiştirebilir, kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir. Ozon tabakası ile oynayabilir, deprem yaratabilmektedir. Okyanus dalgalarını kontrol edebilmektedir, Dünya’nın enerji alanları ile oynayarak, insan beynini kontrol altına alabilmektedir, termonükleer patlama oluşturabilir.

Bu saydıklarım Haarp ile yapılabilenlerin sadece bir kısmı. Dehşet verici değil mi? İnsanın rüyalarına girse veya korkudan uyuyamasa yeridir. Bu proje ile çok küçük sinyaller kullanılarak çok büyük enerjileri kontrol altına alabilmek doğaya hükmedebilmek mümkündür. ABD başkanları veya Amerika Birleşik Devletleri için çalışanların “Yeni- Dünya Düzeni” cümlesini her kurduklarında onların bu söylemlerinin sadece siyasi içerik taşımadığını artık anlama zamanımız gelmiştir hatta geçmektedir. Çünkü Haarp teknolojisinin beyin kontrolünden insan zihninin yeniden tasarlanmasına kadar pek çok hususu barındırdığı aşikârdır. Bu tür konuları yok saymak veya uydurma olarak görmek yerine, bizlere düşen çağımızın bilimsel faaliyetlerine ayak uydurmak ve bilimin yol göstericiliğinde ilerlemek ve eskiden olduğu gibi yeniden insanlığın önüne düşmektir vesselam.