25 yıldır dünya üzerinde ekonomik ve siyasi bir ağ kuran Çin; dünya lideri olma yolunda hızlı adımlarla ilerlemeye devam etmektedir. Bilhassa ihracat yönünden büyük bir potansiyele sahip olan Çin, İslam Ülkeleri üzerinde tesirini her geçen gün diğer devletlere nazaran etkisini dahada artırmaktadır. Son yılların en büyük projesi olan “ bir kuşak bir yol” kapsamında İslam ülkelerine milyarlarca dolar yatırım yapıldığı söylenmektedir. Bu sayede ekonomik iş birliği yanında siyası nüfusunu da gün geçtikçe artırmakta ve dünya siyasetini şekillendirdiğine sessizce devam ettiği görülmektedir.

Malum olduğu üzere Çin Dışişleri Bakanı Vang; Suudi Arabistan, Türkiye, İran, BAE, Bahreyn ve Ummanı kapsayan bir Ortadoğu turuna çıkmıştı. Bu seyahatte Çin Devleti adına çok önemli Ticari anlaşmalar yanında, yani Uygur meselesinde de İslam Ülkelerinden Siyasi destek istediği görünmektedir. (Doğu Türkistan’da yaşanan İnsan Hakları İhlalleri hususunda yaptırım yapılmasını isteyen ABD, Kanada, İngiltere gibi Ülkelere karşı İslam Ülkelerinden destek istemektedir.) ABD tarafından Hind-Pasifik bölgesini çembere alınan Çinin Ortadoğu gezisi bu geziyle cevap niteliğinde olduğu görünmektedir.

Türkiye’ye gelen Vang; Devlet Erkânı tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. Türkiye’nin, 300.000 den fazla Doğu Türkistanlıya ev sahipliği yapması dolaysıyla teşekkür mahiyetinde olduğu hissini vermektedir. Ancak yapılan temaslarda Doğu Türkistan’la ilgili beklentiler maalesef gündemde yerini almadı. Bu durum Doğu Türkistan halkı, Sivil toplum örgütleri ve muhalefet partilerin tepkisine yol açtı.

Doğu Türkistan’a yapılan zulmü görmemezlikten gelemeyiz. Çin, söylenenlerin İftira ve yalan olduğunu, kamplar, eğitim amaçlı olarak kullanıldığını söymektedirler. Yapılan insanlık dışı işkenceler saymakla bitmez. Bunlardan bir tanesi ve en hafifi Ramazanda zorla ilaç verme bahanesiyle su içirildiğidir. Asırlardır orada yaşayan Devlet olan Topluluğun bütün hakları ellerinden alınmış; Kültürleri, Dinleri ok edilmeye noktasına geldiği görünmektedir. Bu durum kanayan yaramızı da daha derinleştirmekte ve acımızı dahada artırmaktadır. İktidar, Medya ve bütün Halkımız bu vahşetin kınanması için gerekli girişimin, tavrın ortaya konulması gerekmektedir. Bu duruma seyirci kalamayız. Allah korusun zulme ortak oluruz.

İSRAİL ZULMÜ

İsrail Devletinin kuruluşu 1948 den bu tarafa Filistin Devletinin toprakları işgal edilmekte, kadın, çocuk ve ihtiyar demeden karşı koyanlar medeniyetten ve insanlıkta yoksun dünya önünde acımasızca katledilmekte, zindanlara atılmakta birçokları da zindanlarda ölmektedir. Çok hazindir ki İslam Devletleri bu duruma seyirci olmakta ve İsrail ile Stratejik anlaşmalar yapmaktadırlar. Bu duruma Filistinli kardeşlerimiz canları pahasına savunmalarını sürdürüyorlar. Allah yardımcıları olsun. Rahmetli Erbakan İslam Devletleri kendi meselelerini kendileri çözmesi yönünde muarızlarımızı endişeye götüren İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI D-8 bu amaçla kurulmuştu. Şayet destek verilmiş olsa idi İslam Devletleri kendi meselelerini kendi içlerinde çözer, Siyonizm’in safında yerlerini almazlardı. Gün geçmiyor ki bir Müslüman devlet İsrail’in yanında yer almasın. Bu duruma düşürülmesi bizleri son derece üzmektedir. Hükümetimizin bu hususa ilgi ile yaklaştığını ve daha ileri adım atmasını merakla bekliyoruz.“Yüce Rabbim nurunu tamamlayacaktır”.Aziz şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Ramazanı Şerifinizi ve Bayramınızı tebrik ediyorum. Bütün insanlığın insanca yaşamasını ve kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Vesselam…

AHMET EMİROĞLU

24-04-2021