31 Ekim 1919, Türk’ün namusuna, mahremine, bayrağına, tarihine, varlığına, değerlerine, inancına uzanan kirli pençelerin tırnaklarının söküldüğü gün, İstiklal Mücadelesinin de ilk kurşunu oldu. 12 Şubat 1920 ise Kahramanmaraş’ın Kurtuluş Günü ve Kuruluş Günü, zaferin sevinci, bayrağın yeniden gülümsediği gündü.
7’den 70’e her Kahramanmaraşlı, 12 Şubat’ı diğer günlerden farklı bir coşku ile yaşar.Biz o gün kimimiz Ali Sezai, Rıdvan Hoca olurken, kimimiz Abdal Halil Ağa, kimimiz Şehit Evliya oluruz. KimimizSenem Ayşe olurken, kimimiz Muallim Hayrullah olur.
Biz, bugün tek yürek olur, yekvücut hepimiz “Sütçü İmam” oluruz. Gururla göğsümüzde taşıdığımız İstiklal Madalyamızla, çetelerimizle sokak sokak, cadde cadde, mahalle mahalle yeniden kahraman oluruz.
Kahramanmaraş’ın kurtuluşu sadece bir kurtuluş bayramı olarak görülmemelidir, çünkü bugün; Anadolu’nun binlerce yıllık ruhlara perçinlenmiş milli birlik ve beraberliğinin, ihanete ve işgale karşı direnişinin, yurdun her köşesinden gelecek olan sesin ilk çığlığıdır.
Bu çığlık, Türk’ün Bayrağına, bağımsızlığına ve özgürlüğüne, kem gözle bakmaya yeltenen onursuzlara verilecek ebedi bir derstir.
Çünkü bugün,Anadolu kadınının namusuna, izzet ve onuruna el uzatmaya kalkan, mahremiyetinin sınırlarını aşan yabanilere karşı “elif” misali bir duruştur.
Kahramanmaraş’ın kurtuluşu bir anma günü olarak düşünülmemelidir;
Çünkü bugün, Malazgirt Zaferi’nin, İstanbul’un Fethi’nin, gönüllere kazınmış destanının Maraşlıca, “edece” söylenmiş bir kıtasıdır.
Bugün, Anadolu’yu işgale kalkanlara bayrak sevdasının anlatıldığı derslerin ilk rahlesidir ve Anadolu’nun bağrına, şühedanın kanıyla, damla damla, oluk oluk, vatanın sevdasının alfabesinin öğretildiği ilk mektebidir.
Kahramanmaraş’ın Kurtuluşu sadece kalabalığın nefs-i müdafahareketi olarak da görülmemelidir.
Çünkü İstiklal Madalyası’nın tek tek fertlere teklifine karşı: “Bu şehirde bu mücadeleye katılmamış tek bir fert yoktur!” cevabını vererek, millî davanın bütün unvan ve şerefini, her ferdine atfetmenin ilk timsalini gösteren bir milletin medeniyet bilincidir.
Kadınıyla erkeğiyle, sabrın, şecaatin, azmin, kararlılığın, azametin, gerektiğinde Allah için tek ruh, tek yumruk, yekvücut olabilmenin yüksek şuurudur.
Çünkü o gün, işgalcilerle ve hainlerle işbirliğine güç veren her hareketin; davula vurulacak tek bir çomağın dahi, kardeşinin bağrına vurulacağının farkına varıldğı “mefkure” dir.Bu mefkûre Dünyaya,bir nefer Türk’ün dahi,hiçbir medeniyetin davuluna ebediyyençomak olmayacağını gösteren, her tür vesayeti reddedişin sembolüdür.
12 Şubat Kurtuluş günü, Maraşlının, tarih semalarında ebediyete kadar okunacak, 1919’un Sütçü İmamlarından, 2017’ye, “15 Temmuz” kahramanlarına, edeleredestansı mirasıdır.
Öyleyse;
Maraşlının esmeye görsün deli poyrazı
Önünde diz çöker Ermenisi, Fransızı
Tek tesellisi, bayrağının nazı
Kanından renk verdi, silinmez alın yazı
Bayrağım!
Tarihin anıtlarına adın kazındı
Bağımsızlık senin alın yazındı
Minarelerden kokun yayıldı
Kanımızdan renk verdik yine bayrağım
Bir Cuma, bir avuca bin dua doldurduk
Bir nefeste destan soluduk
Şanına selâlar okuduk
Kanımızdan renk verdik yine bayrağım
Kanatlarından şehitler tutunsun
Hainler rengini unutsun
Sana uzanan eller kurusun
Kanımızdan renk verdik yine bayrağım
Hilalin, yıldızın, namusum
Al kanlar içinde masumum
Gözyaşın yağmur oldu ulusum
Kanımızdan renk verdik yine bayrağım
Türkiye’m
Sözümüz yemin olsun vallahi!
Sana sarılmak vuslat billahi!
Bin kez al bizi,“of” demeyiz tillahi
Kanımızdan renk verdik yine bayrağım (NaY)
Maraş Pusula Haber - www.maraspusula.com / Yazar Nadir Yıldırım