Bir dost ortamında; "Yüzde yirmi zarara uğradım, krizden dolayı alacaklarımın en az yüzde yirmisi eridi. Kepenk kapatmama az kaldı. Bu kadar da olmaz arkadaş." diyen bir esnafla karşılaştım. O kadar kaygılıydı ki, kendince çözümler arıyor ve durumdan çok rahatsız olduğunu belli ediyordu. "Biraz daha yaşı ileri olsa kesin kalpten giderdi." diye düşündüm.
Şimdiye kadar hiçbir kimseden; "Adamlığımızın, Müslümanlığımızın, insanlığımızın yüzde seksenini kaybettik, ne yapacağız şimdi, bizim durumumuz ne olacak?" diyenle, ah vah edenle, derin derin düşünenle ve çözümler arayanla karşılaşmadım.
Manevi kayıpların kayıptan sayılmaması, iflas grubuna dahil edilmemesi ne kadar kötü. Bu sahada da o kadar çok krizler, devalüasyonlar, enflasyonlar yaşandı ama hiç kimsenin ne ruhu duydu ne de gıkı çıktı. Hâlbuki maddi sıkıntıların ana sebebi, manevi sıkıntılardır. Bir ülkenin maneviyatını, ahlakını düzeltmeden, ekonomisini düzeltmek neredeyse imkansızdır.
Ayrıca son beş-on yılda lükse, konfora, bol paraya, çok kazanmaya alışmış insanların yüzde yirmi kazancı azalsa ne olur, azalmasa ne olur?
Günümüzün en fakirinin bile, evi, arabası ve geçimi, geçmişin en zenginlerinden daha iyi. Herkes kolay yoldan para kazanma telaşında. Kimseye iş beğendiremiyorsun. Birazcık zorluk görenler anında isyan ediyorlar. Normal düşünmeyi, normal yaşamayı kaybettik. Sanki yüzyıllardır böyle zengin yaşıyormuşuz gibi davranıyoruz. Geçmişimizi çok çabuk unuttuk. Şımardık, birbirimizden selamı sabahı kestik, havamızdan, forsumuzdan yanımızdan geçilmez oldu, söz geçiremediğimiz herkese diş biler hale geldik, hak, hukuk, adalet demeden kazanç kapıları aramaya, iş takip etmeye, ihaleler kovalamaya, torpiller yapmaya, referanslar aramaya başladık. Kıldığımız namazların üzerimizde hiçbir etkisi kalmadı. İbadetlerimizin bizi normalleştirmeye gücü yetmiyor. Burnumuzdan kıl aldırmıyoruz, eleştirilere tamamen kapalıyız. Yapılan nasihatler hep dünyalıklar üzerine. Edilen duaların içerisinde ahirete yer yok. Bütün hesaplar dünyalıklar üzerine.
Acilen normalleşmemiz lazım. Hepimiz birden; "Manevi dünyada kriz var, çözüm bulamazsak iflas ederiz." diye bağırmamız gerekiyor.
Durum o kadar vahim ki, 15 Temmuz'da yapamadıklarını döviz kriziyle yapabiliyorlar. Canlar, cananlar gitti, kanlar döküldü, millet devletine, liderine daha çok bağlandı. Şimdi ise, herkeste bir tedirginlik var. Devletinden, liderinden soğuma belirtileri var. Bazıları da yangına körükle gidercesine yurt dışında yaşamak isteyenlerin çoğaldığından dem vuruyor.
Çok çabuk oyuna geliyoruz. Bu krizi gerçekleştirenlerin amacına hizmet etmekten kurtulmak istiyorsak, sakin olacağız. Devletimize, iktidarımıza daha çok bağlanacağız. Krizlerin ekonomimize zarar vereceği muhakkak ama birliğimize, vatanımıza, devletimize zarar vermesine müsaade etmeyeceğiz.
Her zaman olduğu gibi inşallah yine bize diz çöktürmek isteyenler kaybedecekler.