Şeytân-ı racîm denilenlerden birisiyle, biraz da irisiyle karşı karşıyayız. Bütün pisliklerin, organize işlerin, zarar verici projelerin, kalleşliklerin, saldırıların, teröristlerin, papazların, papaza benzeyenlerin, din-iman pazarlayanların, fuhşiyatın, ahlak bozucu film ve sitelerin, ülkeyi bölmek için kurulan parti ve STK ların vs. vs. altından büyük şeytan Amerika çıkar. Saldırganlığı ve kudurganlığı papaz hikayesiyle başlamamıştır. Taktikler ve kılıklar değiştirerek sürekli saldırmıştır. Bazen Fettan, Bazen Adnan, Bazen Brunson olmuştur, daha bunlar bildiklerimiz. Arka cebinde de iş adamı, dernek başkanı, medya patronu, doğa korumacı, gezginci, mebus gibi sahte kimlikleri vardır ve her zaman böleceği, düşmanlık yapacağı ülkede kendisine yer bulmuştur.
Tarihteki Firavunlar, Nemrutlar, bunlar kadar olamamıştır. Onlar çok açıktan saldırmışlardı, insanlardan kendilerine ilah olarak tapmalarını istemişlerdi. Bunların düşmanlığı münafıkça. Hiçbir zaman dillerinden müttefiklik hikayesini düşürmüyorlar. Affınıza sığınarak yazıyorum, bir yandan yüzümüze gülerken diğer yandan arkamızdan yapmadıklarını bırakmıyorlar. Bunu sadece bize değil, çok fazla sayıda ülkeye yapıyorlar.
Bu sebeple Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmek istediklerinde BM deki oylamada yalnız kaldılar. Bunlardan kurtulmak için; diplomasi, alttan alma, yalvarıp yakarma gibi yöntemler hiçbir fayda sağlamaz. Son yıllarda iplikleri pazara çıktığı için açıktan saldırmaya başladılar. Artık yalanlarına kimse inanmıyor. Bunun farkındalar.
Ayrıca her ne kadar; "dostluğumuz çok eskiye dayanıyor, ilişkilerimiz seyrinde devam ediyor." yalanları duysanız da ipler tamamen kopmuş durumda. Kopmaması çok tuhaf olurdu zaten. Şeytanın bütün hamleleri seni yıkmaya yönelik.
Bundan sonra alttan almadan diklenmeye ve bu şerefsizlerin kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye devam etmeli. Brunson gibi büyük casuslardan bir kaçı daha peş peşe yakalanmalı. Bir yandan da Türkiye'deki İncirlik üssü gibi yerlerden çıkarılacakları açıktan dillendirilmeli. Ayrıca operasyonlar, silah üretimleri ve ihracatı, hava limanları yapımı vs. son hızıyla devam etmeli. Kudurganlık seviyesi arttıkça sağa sola havlamaya ve saldırmaya başlayacaktır. Dik durdukça yalnız kalmayız merak etmeyin. Dost sandıkları bile büyük şeytana karşı ses çıkarmaya başlayacaktır. Bütün dünya ülkeleri açıktan söyleyemeseler de bunlardan şikayetçi. Bir yandan da halk ile birlik olarak, millî olanların alışverişinin yapılması sağlanmalı. Bu sırada vıyvılım koparan, ortalığı karıştırmaya çalışan işbirlikçiler anında deşifre edilmeli ve yakalanarak ihanet suçuyla yargılanmalı.
Yine affınıza sığınıyorum. Donumuza varıncaya kadar, her şeyimizi bu adamlardan ve dolarla satın alıyorsak, kurtulmakta tabii ki zorlanacağız. Ancak başka çaremiz yok. Şimdiye kadar olan oldu. Bundan sonra hiçbirimiz bunların mallarını evlerimize sokmayacağız. Arabamız, telefonumuz, televizyonumuz, çamaşır makinemiz kalitesiz olacak ama bizim olacak. Bu adamların istedikleri zaman, kedinin fareyle oynadığı gibi bizimle oynamalarını istemiyorsak, şanımızla şerefimizle yaşamak, daha da önemlisi vatanımıza sahip çıkmak istiyorsak, bunun yolunun fedakarlıktan geçtiğini bilmeliyiz. Bu mücadelede inşaallah her zaman olduğu gibi kaybeden yine şeytan ve avaneleri olacaktır.
Bu savaşta en önemli konulardan biri de duadır. Bütün önlemleri aldıktan sonra mutlaka Allah'tan yardım isteyeceğiz. Dua mü'minin en büyük silahlarından biridir. Şeytanı iyice anlattıktan sonra yazmayı uygun gördüğüm için, başta yazmam gerekeni sona bıraktım. Aşk ile, tâ içten gelerek söyleyelim ve hiçbir zaman da dilimizden düşürmeyelim;
"Eûzu billâhi mineşşeytânirracîm."
"Kovulmuş olan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım."