Milli Görüş, her yerde ve her platformda Siyonizm tehlikesini Milletimizle paylaşmak ve onları iyi yöne yönlendirmek için çaba sarf eden ve bu hususta büyük mesafe kaydeden bir görüştür. Çeşitli mihraklar, Sayın Rahmetli Erbakan Hocamızın bu yönde çalışmasını engellemek için çaba sarf’eden mihraklara karşı dimdik durmuş olup, asla yenilmemiştir. Hiçbir zaman yardımı batıdan, Siyonistlerden almamıştır. Onun çizdiği yol o kadar mükemmel ki kimse onu bertaraf etmeye gücü yetmemiştir. Refahyol Hükümetinden sonra gelen Hükümetler, bilhassa 3 konuda hata yapmışlar ve yanılmışlardır.

1. İsrail’in güvenliğini sıkıntıya sokacak hiçbir adım atmadılar.

2. ABD’nin İslam Coğrafyasında yaptığı operasyonlara destek oldular.

3. Ilımlı İslam’ın yani başka bir ifadeyle faizle barışık İslam’ın meşrulaşması için gayret sarf ettiler

İnşallah her şerde bir hayır vardır. Dileriz ki 15 Temmuz şer gecesi darbeciler için bir son, vatanımız için aydınlık bir gelecek olur.

Eğer bu kalkışma başarılı olmuş olsaydı, Allah muhafaza Ülkemizde bir iç savaşa davetiye çıkarırdı. Hem halk sokaklara dökülür ve darbe karşı güçlerle birlikte darbecilere karşı savaşır, hem de Ülkedeki bu Antidemokratik süreci bir kesim “Türkiye’den ayrılmak için kendine göre meşruiyet gerekçesi oluşturur;” asıl kalkışmayı o zaman başlatırdı. Çok büyük bir ihtimalle de dışarıdan destek bulurdu.

Peki, bu tehlike geçti mi elbette hayır. Nede olsa Genişletilmiş Orta Doğu Projesi (BOP) halen uygulamada. Proje, Kuzey Afrika’dan Güney Asya’ya kadar uzanan bir alanda etnik ve mezhepsel fay hatları üzerinden ülkelerde iç savaş üzerine kurgulu. Bunun çok sayıda örnekleri; başta Suriye, Irak, Afganistan, Libya ve Ukrayna-Kırımda olmak üzere yaşamaya devam ediyoruz.

BOP’a direnen tüm ülkeler bu operasyon süreci içerisine bir şekilde çekiliyor. Bu yönetimlerin en etkilisi ve acımasız olanı ise hiç kuşkusuz iç savaşlardır.

Bu durum ikna edilemeyen Türkiye’ye karşı da bu yöntem artık çok somut bir şekilde devreye sokulmuş görünmektedir. Özelliklede dış basında Türkiye’yi başarısız devlet olarak göstermeye yönelik algı operasyonları bu açıdan dikkat çekicidir.

Türkiye bu tür dolaylı saldırılar üzerinden, doğrudan saldırıya açık bir Ülke konumuna getirilmek isteniliyor ve bununla ilgili olarak hem meşruiyet zemini hazırlanmaya ve hemde kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye’nin her ne pahasına olursa olsun bu kirli oyunu bozması gerekiyor.

Saadet Partisi Sayın Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak 15 maddelik tavsiyesi aşağıya çıkarılmış olup saygı değer hemşerilerimle paylaşmak istedim.

1. 15 Temmuz cuntası, sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda tıpkı, Suriye gibi, tıpkı Irak gibi, tıpkı Libya gibi Türkiye’de bir iç savaş çıkarma girişlimidir.

2. Bu hain girişimin arkasında, nihai hedefi büyük İsrail’i kurmak olan ırkçı Siyonizm’in; Türkiye’yi bölme ve Orta Doğuyu yeniden şekillendirme planları (BOP) vardır.

3. Bu nedenle kanlı cunta girişiminin ardındaki dış güçler asla ihmal edilmemeli, kukla ile uğraşırken, kuklacı unutulmamalıdır. Bu hain kalkışmanın ardındaki karanlık mihraklar cesurca deşifre edilmelidir..

4. Sicili ve geçmişi karanlık olan İncirlik Üssünün 15 Temmuz gecesi üstlendiği rol ve ihanet ortadadır. Bu ihanet merkezi ya derhal kapatılmalı ya da tümüyle Kahraman Türk Subaylarının emrine verilmelidir.

5. Yine darbe gecesi, sözde müttefiklerimizin sinsi tavırları açıkça görülmüştür. Bu gerçek ışığında; dost ve müttefik tanım laması yeniden gözden geçirilmeli, dış Politikada D-8 oluşumu; Şanghay 5’lisi gibi alternatif dengeler geliştirilmelidir.

6. Dış Politika, topyekûn bir anlayışla tekrar ele alınmalıdır. Çevre Ülkelerle Düşmanca ilişkilerin sadece teröre değil, fakat aynı zamanda darbeci zihniyetlere de zemin hazırladığı net bir şekilde görülmüştür. İslam Ülkeleri ve komşu Ülkelerle ilişkiler güvenlik b aşta olmak üzere, dostluk ve iş birliği zemininde yeniden dizayn edilmelidir.

7. Yaşadığımız Coğrafyaya güçlü bir orduyu zorunlu kılmaktadır. Bu bakımdan Ordu’muz en modern silahlarla donatılmalıdır.

8. Ordu içinde darbeci hainler ile vatansever Mehmetçiğin ayırımı iyi yapılmalı, Ordumuza “Peygamber Ocağı” hüviyeti kazandıracak yeni ve köklü düzenlemelerle gidilmelidir.

9. Her zaman söylediğimiz gibi bir Ülkenin en büyük gücü tankı, tüfeği değil, vatanına bağlı, imanlı ve ihlaslı evlatlarıdır. Bu noktada önemli olan; Askeri Okulların Milli Eğitim Bakanlığına bağlanıp bağlanmamasından daha çok, bu okulların müfredatının, Avrupa Birliğine değil, bu Milletin kendi tarihine ve ruh köküne uygun hale getirilmesidir. Bu çerçevede Harp Okullarına girişte İmam Hatip ve meslek lisesi mezunlarına konan engel mutlaka kaldırılmalıdır.

10. Türkiye ivedilikle; kendi elektronik yazılımını yapan, kendi tankını, kendi uçağını üreten milli ve bağımsız bir savunma sanayine kavuşturulmalıdır.

11. Ülkemizin olağanüstü günler yaşadığı bu dönemde OHAL elbette yerinde bir karardır. Ancak uygulamada azami titizlik gösterilmeli; bu süreçte suçsuz ve masum insanların zarar görmesi engellenmelidir.

12. En kısa zamanda Milletimizin dirliğini, Ülkemizin ise birlik ve bütünlüğünü temin edecek uzlaşmacı bir Anayasa mutlak surette hayata geçirilmelidir. 15 Temmuz gecesi, şer odaklarına karşı, tüm Siyasi Partilerimizin ve aziz Milletimizin ortaya koyduğu birlik ve beraberlik yeni bir Anayasa ile taçlandırılmalıdır.

13. Yapılacak Hukuki; Siyasi ve Kurumsal düzenlemelerde; siyasi kaygısıyla değil, Ülke kaygısıyla hareket edilmelidir. Bütün yasal düzenlemelerde tek ölçüt; Hakkın üstün tutulması ve Milli İradenin güçlendirilmesi olmalıdır.. Unutulmamalıdır ki, milletimiz 15 Temmuz gecesi, bir Siyasi Partiye, bir Siyasi Düşünceye değil, topyekûn Ülkeye, topyekûn Milli İradeye ve topyekun Demokrasiye sahip çıkmıştır.

14. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, darbe geleneği ile Milli Gelir arasında sıkı bir bağlantı vardır: Darbeler, iktisadi gelişmeyi hep olumsuz yönde etkilemiştir.

15. Son olarak, en başta söylediğimiz gibi, 15 Temmuz şer girişimi Türkiye için hayırlı başlangıçların fırsatı olarak görülmelidir. Atılacak her adım: Eğitimi “MİLLİ” ekonomisi güçlü, Ülkesi güvenli, hukuku “ADİL” Milleti huzurlu ve demokratik Sistemi oturmuş, yeniden Büyük Türkiye’nin kurulmasına hizmet etmelidir.