Miraç olayı ilk Müslümanlar için tartışma konusu değildi. Allah ve Resulü nasıl buyurmuşsa. Ümmetin alimleri nasıl tarif etmişse o şekliyle bilinir ve iman edilirdi. 
Ne zamanki işe oryantalistler girdiler ve bizim konulara el attılar iş değişti. 
Onların nazarında bu işler bilimin teoloji dalında dinler tarihi bölümünü ilgilendiren konu başlıklarından biriydi.
Oryantalistler bilimsel konularda pozitivist ve formel kalıplara sahiptiler. Dinin kabul ettiği bir gerçek mesela fizik kanunları ile çelişemezdi. 
Fizik kanunlarına göre de Ayet ve Hadislerde nakledilen “isra” olayı teknik olarak mümkün değildi.
Bu konu onlar için ancak İslam ile alay etmek için bir bahane teşkil ederdi.
Ne var ki ilk zamanlar dinsiz din adamı yetiştirmek gibi bir misyona sahip olan, sonradan bizim neslin varlığını belli ettiği ilahiyat fakültelerinde bu tür konulara oryantalistlerin gözüyle bakmak bir gelenek haline geldi.
Fizik kanunlarına aykırı olan bir konuyu efendileri olarak gördükleri batılı ağabeylerine izah ve ikna etmek için bir yol yordam bulmalıydılar.
Buldular da. 
Miraç olayı manevi alemde olmuştur, rüyadır vs deyip kendi akıllarınca olaya açıklık getirmeye çalıştılar. 
Yerli oryantalistler de tıpkı orijinalleri gibi sadece kuru ve teknik bilgi boyutuna takılıp İslam’ın diğer veri kaynakları olan hikmet, irfan, feraset, fehm, keşf, ilmi ledünni gibi kaynaklarında habersiz olunca işin içinden çıkamadılar.
Bu kardeşlerime yardımcı olayım.
Zaman ve mekan mahluktur. Dünya hayatını tanzim için elzem olan unsurlardır. Mahlukat aleminde vardır. Alemi Emr denilen lehv, kalem, kürsi arş gibi alemlerin bulunduğu alan bu kayıtlardan uzaktır. O alemde zaman ve mekan mukayyed değildir. 
Bunu en rahat rüya aleminde anlarız. Rüyada ruh bedenden ayrılır ve alemi emre gider. Orada lehvi mahfuzda birşeyler görür hisseder. Bu gördüklerini bizim algımıza ve beynimize aktarırken bizim hafızamızda kodlanmış olan şekiller üzerinden cisimlendirir. Görüntülerin ne anlama geldiği ve neyi işaret ettiği rüya tabirleri alanında başlı başına bir ilimdir.
Rüyada zaman ve mekan yoktur. Bulunduğuz yer bir anda değişebilir. Zaman da değişir. Çünkü ruhun gittiği o alemde zaman veya mekan sınırı yoktur.
Manen terakki edip cisminden tümüyle tecerrüd eden bir evliya ruhlar aleminde alemi emre geçebilir. Burada seyri sülukuna devam edebilir. Böyle kimselerden keramet dediğimiz haller zuhur eder. Mesela Bişri Hafi hazretlerinin üç günlük yolu üç saatte gittiğini, peşinden gelenlerin kendisinden üç gün sonra Bagdat’a girdiğini naklederler. Aynı şekilde Somuncu Baba’nın Ulu camiinin üç kapısından çıktığını o kapılardan çıkanlar anlatır. Muhyiddin Arabi yıllar önce ölmüş birini Kabede tavaf ederken gördüğünü Futuhatı Mekkiye de anlatır. Hacca gitmediği halde orada görülen insanların haddi hesabı yoktur.
Buha tayy-i zaman veya tayy-i mekan denir. Zaman veya mekan durabilir. Dünya kayıtlarının dışına çıkmayı başaran çok büyük evliyalar için bu tür harika işler zor değildir.
Nitekim Resullah Efendimizin Mute savaşını saniyesi saniyesine anlattığı malumdur. Yine İsra olayında Mescid-i Aksayı bilen müşrikler kendisinden orayı tarif etmesini istediklerinde Mescid-i Aksanın gözünün önüne getirilip oradan tarif ettiği biliniyor.
Aynı şekilde Hz. Ömer’in Kadisiyye savaşına İran’da savaşan orduların komutanı Sad Bin Ebi vakkas’a Medineden seslenip “cebele ya sariye” dediğini bu sesi duyan sariye künyeli Ebi Vakkasın dağa çekildiğini tarih kitapları anlatır.

İslam’ı batı bilimi ve aklıyla değil kendi bilimi ve akıyla anlamaya çalışırsak Miraç olayını dert edecek hiçbir şey yoktur. Allah’ın gücü buna çok kolay yeter.
Bu konuda mü’min tavrı şu olmalıdır.
Hz. Ebubekir bu olayı gelip kendisine anlatan müşrikler aynen şu cevabı vermiştir. “Bunları O mu anlattı”. “Evet”. “Öyleyse doğrudur”.
İstanbul'un fethinden tutun Çanakkale'ye kadar doğrudan düşman tarafından görülen yeşil sarıklı zatlar da herhalde rüya ürünü değildir.
Lafı eğip büküp işe fizik kanunlarını karıştırıp bunları Allah’ın kanunlarının üstünde görmek itikadi sorunlar yaratır.

 

Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.