Osmanlının yıkılma sürecinde “küfür tek millettir” gerçeğini hatırlatırcasına bir olup İslam Topraklarını işgale yeltenen batı, 1 Dünya Savaş’ında elde ettiği tecrübe neticesinde, işgali zamana yayma gayesiyle ilk adım olarak kalem ve cetvelle ulusal sınırlar çizdi. İkinci adımda Müslümanların arasına koyduğu suni sınırları ekonomik, sosyal, kültürel, askeri ve siyasal politikalarla destekleyerek İslam Diyarlarını birbirinden, değerlerinden, inançlarından habersiz hale getirmenin çabasına girdi.
Üçüncü adımını ise 11 Eylül’de devreye koydu. Kendi hazırladığı tezgâhı İslam Diyarlarını işgal
İçin bahane kıldı. İşgalci süreci önce Afganistan ile işe başladı. Sonra buna Irak, Somali ve Sudan takip etti. Ardından ise Arap Baharı adıyla süsledikleri ancak hakikatte Siyonizm’in kadro değişikliğini içeren dalgayla Mısır,Libya,Tunus,Fas,Yemen ve Bahreyn’i kaosa sürükledi.
Beş yıldır ise Suriye’nin her bir noktasına bıraktığı fitne örgütleri ile son darbeyi vurmaya hazırlanıyor. Şİİ-SÜNNİ, SELEFİ-SUFİ ayrımlarıyla Müslümanlar arasına aşılmaz setler kurmaya çalışılıyor. Ne yazık ki, İslam Diyarlarının yöneticileri de bu hain planlara alet ediliyor. Elbette, tüm bu süreç, bir plan dâhilinde işletiliyor. Uygulanılmaya konulan bu hain planın adı ise BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİ (BOP)’dİr.
Peki nedir BOP; her ne kadar ABD’nin öncülük ettiği oluşum ise de, aslında arka planda SİYONİST zihniyet yer almakta olup, İsrail’in güvenliğinin sağlanması ve Tanrı’nın kendilerine vaat ettiğine inandıkları topraklarda BÜYÜK İSRAİL’İN kurulması için, Kuzey Afrika’dan körfeze kadar (yani Nil’den FIRAT’A kadar) haritanın yeniden şekillenmesi BOP’ un esas hedefidir. Çünkü Siyonist yetkililer hazırladıkları tüm raporlarda, İslam Ülkelerini Mikro Devletçikleri kurularak parçalı hale getirilmesini hedeflediklerini açıkça dile getirmektedirler.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Gondoleezza Rice imzasıyla, The Washington Post Gazetesinde yayımlanan 07 Ağustos 2003 tarihli “ Ortadoğu’yu Dönüştürmek” başlıklı makaledir. Ortadoğu’da 22 İslam Ülkesinin EKONOMİK olarak geri kalmasını, Arap aydınları üzerinden, siyasi ve ekonomik özgürlük açığına bağlayan RICE, bu durumun radikal ideolojileri ortaya çıkardığı tespitini yapıyor. Bu ideolojilerle mücadele için ne yapacaklarını şöyle ifade ediyor;
“Ortadoğu’nun dönüşümü kolay olmayacak ve zaman alacak. Amerika’nın Avrupa’nın ve bütün özgür ülkelerin geniş seferberliğine ihtiyaç duyulacak. Bölgede, özgürlük konusunda bizim düşüncelerimizi paylaşanlarla tam işbirliği içerisinde çalışacağız. Bu sadece askeri bir kararlılık olmayıp, ulusal gücümüzün bütün unsurlarını (diplomatik, ekonomik ve kültürel) seferber ettiğimiz bir süreç olacak”.
Bu plan nazariyatta kalmamış, ABD başkanı Bush tarafından uygulamaya konulmuştur. Bu makaleyi yazan RICE, 2005-2009 yılları arasında, ABD dışişleri Bakanı yapılarak süreci bizzat yönetmesi sağlanmıştır. G-8 (şimdi G-20 olmuştur) ve NATO’nun resmi gündemi haline getirilen plan doğrultusunda kapsamlı bir çalışmaya gidilmiştir. Öyle’ki, ırkçı emperyalizmin kontrolünde olduğu bilinen RAND CORPORATION isimli düşünce kuruluşu 2004-2007 yılında hazırladığı iki ayrı raporla yol haritalarını ortaya koymuştur.
Soğuk Savaş döneminde, Sovyet Rusya ile mücadelede kazanılan Amerikan tecrübesine atıfta bulunulan “ILIMLI MÜSLÜMAN AĞLAR İNŞA ETMEK” ve “SİVİL DEMOKRATİK İSLAM: ORTAKLAR, KAYNAKLAR VE STRATEJİLER” başlıklı RAND raporlarında yeni düşman olarak nitelenen İslam’a karşı “ILIMLI İSLAM” modeli ortaya konulmuştur. Tüm İslam Coğrafyasında başlatılan halen devam eden DİNLER ARASI DİYALOG faaliyetleri, İslam Dininin özünü tahrif etmeye yeltenen tartışmalarda ne yazık ki BOP’ un eş başkanlığını yapan Türkiye ve Yemende 22 ülke arasındadır. Kendi kendinin cellâdı olan haleti-ruhiye… ne yazık ki Yemen iç savaşla boğuşmaya devam ediyor. Türkiye ise PKK ve yeni yetme TERÖR örgütleri ile mücadele etmektedir.
Türkiye’de resmi söylemlere göre BOP doğmadan ölmüş, sonuçsuz kalmış bir ÜTOPYA olarak görülmektedir. Gerçekten öyle olmayıp, 22 İslam Ülkesinin değiştirecek bir projedir. Ne yazık ki ARAP BAHARI ile başlayan kasırga her tarafı sarmış durumda. IRAK-LİBYA-FAS-TUNUS-YEMEN-MISIR-SUDAN-SURİYE’NİN durumları ortada. Henüz işgal edilmeyenlerde konumlarını ayarlamak zorunda bırakıldı. İsrail ise en mutlu günlerini yaşamaktadır. Müslümanlar birbirlerini boğarken onlar Filistin topraklarını işgal etmeye devam ediyorlar. Şimdide İsrail’in NATO’ya girmesine yardımcı olmaktayız.
Çare İslam Birliğine destek vermeliyiz. Kökleşmiş olan D-8’in canlandırılması zaruridir. HAK BATIL MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR. İnşallah Hak galip gelecektir.
Selam ve Dua ile...
Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.