Değerli okuyucular;
Bir önceki yazımızda tarih ilminin önemi ve maalesef tarihi olayların çarpıtılması ve bunu bir ranta dönüştürülerek kullanılmasını ele almıştık. Eleştiri kültürü ve yerden yere vurma anlayışı bizim insanımızın genlerinde var. Hele ki bu durum bizim şehrimizde daha fazla. İlk yazımız sorun tespiti niteliğinde, eleştiriler içeren bir metin olarak kaleme alınmıştır. Bu yazımızda ise beyin fırtınası niteliğinde nelerin yapılabileceğini ele almakta fayda görüyorum.
Bu gün ülke gündemimizi meşgul eden konuları tarihi olay ve kişiler ile birlikte ele alıp değerlendirelim.
Tarihçilerimiz halkın bilinçlenmesini sağlayacak, tarihten ders alıp günümüzü yorumlamasına katkı sağlayacak konferanslar versinler, bu meyilde kitaplar ve makaleler kaleme alsınlar.
Örneğin;
- Eğitim sistemimizde aksaklıklar var. Milli ve manevi hassasiyetlerin görmezden gelindiği bir dönemde çocuklarımızı ve gençlerimizi “iyi insan” olarak yetiştirmenin yolları nedir? Dünyanın ilk burslu öğrenci okutma yöntemini hayata geçiren Karahanlı Devleti’nin eğitim sisteminden başlayarak, Ortaçağ’ın en güçlü medeniyetini inşa eden Abbasi, Selçuklu, Memluk ve daha sonraki evrede Osmanlı Eğitim Sistemi en ince detaylarına kadar irdelenmeli, kaynağı bize ait olan yeni bir sistem inşa edilmelidir. Bu durumda tarihçilerin üzerine önemli işler düşmektedir.
- Kardeşlik bağlarının neredeyse kopmaya yüz tuttuğu, ailelerin aile özelliğini yitirdiği bir dönemde tarihçiler çıkıp, tarihimizde aile kavramını ele almalı, devlete, yerel idarelere ve STK’lara bunlarla ilgili yapılması gerekenler konusunda rehberlik etmelidir.
- Tarihin en güçlü Türk ve İslam devletlerinin ekonomi anlayışının tek tek irdelenmesi ve modern anlamda yeniden bir ekonomi anlayışının inşasına önderlik etmelidir. Lonca yada Ahilik Teşkilatlarının esnaflara konferanslar aracılığıyla anlatılması lazım.
- STK ve Vakıfların tarihi gelişiminin ele alınması ve bu gün kurulan ve toplum için faaliyet yürüttüğünü ve yürüteceğini ilke edinen vakıflara ve STK’lara anlatılması, rehberlik yapılması daha doğru olmaz mı?
- Üzerinde yaşadığımız coğrafyada, tarihin hemen her döneminde çeşitli sebeplere dayalı isyanlar çıkmıştır. Bu isyanlar çoğu zaman bastırılsa da ülkeye ve halka maddi ve manevi zararlar vermiştir. Madem öyle bu olaylardan ders çıkarmak ve hali hazırda İslam coğrafyasını kana bulayan bu tarz kalkışmaları önlemek amacıyla tarihi olaylar tekrar tekrar incelemek doğru olmaz mı? Bu günün dünden farkı pek görünmüyor. Öyleyse daha önce denenmiş başarıya ulaşmış yöntemler nelerdir? Ya da daha önce denenmiş ancak bu kalkışmaları sonlandıramamış yolları da öğrenmek işimizi kolaylaştırmaz mı?
- Tarihimizin istisnasız her evresinde toplumda infiale neden olan uygulamalar ile nedenleri ve sonuçlarıyla ele alınsa ve benzeri hataların yapılmaması için tarihçiler tarafından çalışmalar yapılsa, konferans konuları bu meyilde olsa daha etkili olmaz mı?
Bu konuda elbette söyleyecek çok söz var.
Değerli okuyucu;
- Hasan Sabah’ı ve Alamut Kalesi’ni tam manasıyla çözebilseydik, inanın PKK ve diğer terör örgütlerinin de zihniyetini aşağı yukarı çözerdik.
- Sultan I.İbrahim ve Sultan IV. Mehmet dönemindeki “Kadızadeler” mevzusunu anlayabilseydik, dün ve bu gün ile ilgili birçok mevzuyu da rahat anlardık.
- Devletin içinde kendini devletten güçlü gören yargı, bürokrasi, ordu vb erklerin yakın dönemde değil, tarihimizin hemen her evresinde var olduğunu ve bunlarla mücadelenin çok uzun yüz yıllara dayandığını anlatsaydı tarihçiler, sanırım daha faydalı olurlardı.
- Halifelik tarihini, en baştan ele alıp Dört Halife’yi, Yezid’i, Harun Reşit’i, Fatımi Halifelerini, Endülüs Emevi Halifelerini, halife olarak Kanuni Sultan Süleyman’ı, Sultan V.Murat’ı ve en sonra Sultan II. Abdülhamit Han’ı ele alsalardı ne güzel olurdu.
- Tarihimizin en güçlü hükümdarları kadar iktidar yönünden zayıf olan padişahları da öğretmiş olsaydık ve her ikisinin de bizim tarihimiz olduğunu vurgulasaydık ne kaybederdik?
- İstanbul’un Fethi kadar II. Viyana Bozgununu, İstanbul Antlaşması kadar Karlofça Antlaşmasını, Çaldıran zaferinde alt ettiğimiz İran ile Patrona Halil İsyanının ardındaki İran’ı biliyor muyuz?
- Arap coğrafyasındaki Vahabi İsyanını ve Anadolu’daki Celali İsyanını tam manasıyla çözdük mü? Toplumumuz bu günkü benzer olayları nasıl anlayacaklar?
Değerli okuyucu; anlatılacak yazılacak çok şeyler var. Tarihimizin her bir alanı bizim. Tarihi vakalar İNSANA dayalı. Fatih Sultan Mehmet de Sultan I. İbrahim de bize ait. Yavuz Sultan Selim gibi Sultan III. Selim de bizim hünkârımızdı. Sultan II. Mahmut ve Sultan Abdülmecid de Sultan II. Abdülhamit Han da Enver Paşa da Mustafa Kemal de bu toplumun tarihinde yer almış şahsiyetteler. İnsan olduklarını düşündüğümüz vakit, yaptıkları iyi ve hayırlı işler gibi yaptıkları hatalar ve yanlış işler de olabileceğini kabul etmiş olursunuz. Tarihçinin görevi tarihi kişileri ve olayları iyi yönde ulaşılmaz kılmak olmadığı gibi kötü işlerde de yerin dibine girdirmek değildir. Mesele şahıs meselesi değildir. Mesele 50 yıl sonra 100 yıl sonra dünyada söz söyleyecek yeniden ihtişamlı, adil bir medeniyeti kuracak nesiller yetiştirmektir.
Öyleyse, bulunduğu günün şartlarında toplumu için kendince doğru fakat neticesi topluma zarar vermiş kararları ve uygulamalarından dolayı kişilerin şahsiyetleriyle uğraşmak doğru değildir. Bilakis örnek olaylar olarak incelenmeli ve yapılan hatalardan ders çıkarılmalıdır. Hataların açtığı yaralar devam ediyorsa bunun çözümü için uğraş verilmelidir.
Netice itibariyle, “Tarih, ünlülerin biyografi çöplüğü olmadığı gibi ucuz hamaset naralarıyla halkın hipnotize edileceği bir tiyatro gösterisi de değildir.”
Taç Mahal’den Mostar’a, Fizan’dan Semerkant’a, iyisiyle kötüsüyle eğitimi, kültürü, ekonomiyi, orduyu, siyasiyi ve en önemlisi sosyal tarihimizi iyi öğrenmeli, olayları devrin şartlarına göre ele almalı ve hepsinden önemli şahısları İNSAN özelinde değerlendirmeliyiz.
Doğruyu söylemeyen, işe menfaatlerini, şahsi ihtiraslarını katan ve halkı yalanlarla kandıran,
“Yalan Söyleyen Tarihçi Utansın”
Yazarın, Yalan Söyleyen Tarihçi Utansın-1 yazıyı okumak için tıklayınız...
Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.